Velilerin okul bahçesinde çocuğunun okula girişinde ve ya çıkışında toplandıklarına, ayak üstü sohbet ettiklerine şahit olmuşsunuzdur.
bende onlardan biriyim esasında , kimi zaman tabii.
Konumuz bu değil , buralarda çıkardığım insan profilleri.
Ayşe diyor ki, Fatma diyor ki, şu bu diyor ki diye tek tek dizi dizi yazmak isterdim ama etik olmaz diye genelleme yapalım acık.
Hepimiz öğrenci olduk sevgili dostlar, en ücra köy okulunda da en parlak şehrin en kaymak tabakasında da olsak oturduk o sıralara, hepimiz aynı konuları öyle ve ya böyle duyduk. Eğitim sistemi bir şekilde ellerimize ulaştı, elimiz kaleme dokundu. Eeee nasıl oluyor da kiminiz paçayı yırtıyorken kiminiz öğrenmeyi öcü gibi görebiliyor ve çocuğuna gösterebiliyor?
Çünkü ya şanssızlıktan öğrenmek bize sevdirilmedi, ya da biz sevmeyi beceremiyoruz.
Sonra ne mi yapıyoruz? Çürük nesiller yetiştiriyoruz.
Annelerimiz ve babalarımız maalesef çocuğuna yetemiyor ve onu hayata hazırlayamıyor.
Düşünün evinde hiç kitaplık bulunmayan bir çocuk kitaplarla nasıl kaynaşabilir?
Ödevleri kontrol edilmeyen, çantasını evde hiç açmadan okula aynen götüren, hatta malzemesi eksik olan bir çocuk okulda nasıl bir eğitim alabilir?
Almıyor, almasın belki de! Belki eğitim sisteminin yapısını çürük buluyoruz diyelim peki harcadığı yıllar ne olacak?
Okulda geçen onca zaman, geleceğinden çalınan milyonlarca yolculuk ne olacak?
Ne olacak sayın veliler?
Çocuklardan önce anne baba okuluna gitmeli veliler.
Sadece anne babalığı değil kendi yaşamları için gerekli olan bilgileri öğrenmeli.
Velilerimizi okutmamız gerekiyor, eğitmemiz gerekiyor, sosyal ortamlarda ki tutumlarından tutun da her veli her yıl en az 20 kitap okuyana dek eğitmemiz gerekiyor.
Çünkü senin çocuğun senin kararın değil, çünkü benim çocuğum benim kararım değil. Biz öğreneceğiz, gelişeceğiz , yürüyeceğiz ki uçmayı öğretebilelim.
Film izlerken yorumlamayı bilmeyen, konuşurken cümle kuramayan, okumayı, gezmeyi, görmeyi gereksiz gören, çocuğunun dersinden haberi olmayan hiçbir anne baba kalmayana dek öğrenmeliyiz, öğretmeliyiz.
Çünkü bilmezseniz sevmezsiniz, sevmezseniz, sevdirmezsiniz, ve sevmezlerse öğrenemezler!
Öğrenmeyen, sevmeyen, istemeyen çocuk sınıfta mutlu olamaz. Yıllar geçer öyle ve ya böyle mezun olur. Oluştuğu şey en çok sizi üzer. Çocuğunuzun başarısı da başarısızlığı da öğretmenlerden önce sizin eserinizdir.
ne diyor AYNUR DOĞAN ,;
‘’jin çüne peş pir dixwinim ( kadınlar ileri gitti ve okudu)
edi gelem ket çüne şür ( kalem kılıç kadar keskin oldu.)’’
Yani arkadaşlar dünyadaki en büyük yolculuk insanın kendine olan yolculuğudur ve en büyük savaş cehaletle yapılan savaştır.
O halde haydi;
xun werin cenge