‘Sermayenin azlığına bakarak cesaretiniz kırılmasın.. Böyle kurumlar için en kuvvetli sermaye; zekâ, dikkat ve iffettir, teknik ve metodik çalışmasını bilmektir. Bu inançla işe sarılınız, mutlaka başarırsınız..’
Dedi Atatürk..
Kurduğu, sermayesinin bir kısmını cebinden verdiği İş Bankasının ilk yöneticilerine..
İşte, şu zor günlerde her ne kadar vasiyeti gereği kasasına bir kuruş nakit girmese de, bankadaki yüzde 28.09 yönetim gücünden doğan ağırlığını da masaya koyan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçen hafta bir gazetecinin youtube kanalına verdiği mülakatta:
‘Kapısına, dolabına, sofrasına emeğinin karşılığı rızkını götürmekten başka sermayesi ve güvencesi olmayan kardeşlerim..
Hakkımızı savunmak için, sağlığımızı korumamız için, bize bir harf öğretmek için okul sıralarında dirsek çürüten evlatlarım..
Kundaktaki bebeğine süt alırken vergisini peşin peşin veren, ama bu süreçte ekmeğinden olmuş; tezgâhta simitçi, yerin altında madenci, otobüste muavin, amele pazarında yevmiyeci yurttaşım..
Siyaset, para kazanma, mal biriktirme merci değil; hizmet etme, halkın derdine ortak olma yeridir.. Bu düsturla, zorlu süreçten geçtiğimiz şu günlerde, bir nebze de olsa vatandaşımızın derdine derman olmak için,
2020 yılına ait Millet Vekili maaşımın tamamını, Millet Vekili ve Belediye Başkanı arkadaşlarımın bir aylık maaşlarının yarısını, açtığımız İş Bankası hesabımızda topladık, biner liralık limitli kartlara pay ettik.. Hiçbir siyasi görüş farkı gözetmeksizin sosyal güvencesi olmayan vatandaşlarımızın adresini tespit edip gönderdik.
Üzerimize düşen sorumluluk neyse, eksiksiz yerine getireceğiz.. Hiçbir endişeniz olmasın, milletimizden tam yetkiyi aldığımızda hiç kimseyi bu tür yardımlara muhtaç etmeyeceğiz..’
demedi.
Tekalifi Milliye Emirleri üzerinden güzellemeler yaptı, mesai savuşturdu..
Meclisi tatil edelim, virüs var dediler.
‘Bize var da vatandaşa yok mu kardeşim bu virüs, milyonlarca işçi / emekçi her gün kelle koltukta ekmek peşine koşmak zorundayken, milletin zaruri maske ihtiyacına daha çare bulunmamışken ne tatili?
Biz ceylan derisi koltuklarımızda oturamazken yurttaşlarımızı nasıl işe göndeririz? Sosyal demokrasiyi savunan bir partiye yakışır mı bu?’
demedi.
Hayhay dedi. Meclis tatil edildi, virüs tatilinde şimdi Meclis.
Geçen hafta, af yasa tasarısı Meclis Genel Kuruluna geldi..
139 Millet Vekili var Ana Muhalefet Partisinin.. Parti kurultayı olsa sıfır fire verecek 139 Vekilden ancak 19’u katıldı Genel Kurula..
‘O gece yasa tasarısı oylamasına katılmayan tüm Vekiller, iki gün içinde geçerli mazeretlerini Genel Merkeze bildirsinler.’
demedi..
Çünkü oylamaya kendisi de katılmadı.
Sen, bir tanecik oy kullanmak için hani, saatlerce sıra bekledin o adamcağızlar Mecliste seni temsil etsinler için.. Çocuğunu komşuna emanet etmiştin ya.. Tatilini yarıda kesip de, kayıtlı olduğun şehre gitmiştin..
İşte, o seçtiklerinin 19’u katıldı senin iradeni Mecliste temsil etmek için.
Ders kitaplarının kapak kalınlığı değildi gündemi Meclisin, piyasada denetimsiz satılan çakmak gazı tüplerinin insan sağlığına verdiği zarar, ya da bekçilere yeni isim bulma derdi..
Af yasa tasarısıydı Meclisin gündemi.
Ana Muhalefet Partisinin Vekilleri ne yaptılar? Twitterdan name okudular..
Irzına geçilen çocuğun akıbetiydi Meclisin gündemi, tecavüz edilen çocuklar, çocuk yaşta evlendirilen kızlar.. Ve hüküm giymiş suçlular..
Feto’nun irin yuvası zaman gazetesinin önüne Vekillerini diken sayın CHP Genel Başkanı.. Bu af için kılını kımıldatmadı işte..
Yarın haberlerde aynı suçtan ceza yatmış herifin biri başka bir yavrunun ırzına geçtiğinde, çıkacak parmak sallayacak kürsüden; laf beğendirecek, poz kesecek, ders verecek!
‘Biz demiştik’ diyecek, ‘dinletemedik efendim’ diyecek, ‘saray’ diyecek, ‘köşk’ diyecek, geçecek gidecek..
Omzundaki yükünün hakkından gelememişsen sayın Kılıçdaroğlu;
Milletin Meclisinde milleti temsil etmeyi becerememişsen, sakın dilini iri kelimelerden.
Üç tane üzüm kasasını üst üste koyup, haykıramamışsan: ‘Bu memlekette tecavüz edilmiş kız çocuğunun hakkını kimseye yedirmeyeceğim!’ diye..
‘Cesedimi çiğnetmeden o kızların bedenini yeniden çiğnetmem!’ demeyi becerememişsen..
İn o her salı çıktığın cilalı kürsüden.
‘Zaten azınlığız, Mecliste oylamaya katılsak ne olacak ki’ diyip, umudunu kesmişsen kendinden..
Bi’ zahmet,
Çek elini milletin sol memesinin altındaki cevahirden.