MİT'in CHP’yi izleyip izlemediğini bilmiyoruz.
Bu iddiayı seslendirirken, dilinin altındaki baklanın, “MİT bizim açığımızı arıyor, ya da buldu!” maksadını taşıdığı açık.Daha ileri bir deyimle, “Bize kumpas kurdu/kuracak…” demek istiyor.
Söz veriyorum;
Kılıçdaroğlu, bu sözlerinin satır arasına gizlediklerini ispat ederse, ortada kendilerine yönelik bir kumpas varsa, tereddüt etmeden kendilerini destekleyeceğim.
Ya ispat edemezse!
Ya bu sözler, kendisinin ya da parti yetkililerinin başına gelmiş bir işi örtmek için ön almak ise, bu durumu kamuoyuna nasıl izah edecek?
Öyle ya;
Diyelim ki, CHP izah edilemez bir durumla karşı karşıya ve bu vaziyeti kurtarmak için hedef şaşırtma operasyonu olup olmadığını nereden bileceğiz?
Bir dakika;
Devleti en üst volümde itham ettikten sonra, “Belge yok” demek, ana muhalefet partisi liderine yakışmaz.
Bir Milletvekili, her hangi bir siyasetçi belki belgesiz böyle bir siyaset yapmayı deneyebilir ama Türkiye’nin ana muhalefet koltuğunda oturan, en azından pratikte en yakın Başbakan adayı kabul edilen bir liderin böyle davranma lüksü olamaz.
Kılıçdaroğlu’nun bu ithamına savunma geliştirirken, “Rüşvetin belgesi olmaz.” sözüne sığınması çok ilginç.
İlk akla gelen, CHP’li bir yetkilinin paralı ilişkilere girdiği ve bu görüntülerin kayıt altına alındığı…
Yoksa durum daha mı vahim!
CHP neden korkuyor?
Dilinin altındaki bakla ne?
Yoksa asla izah edilemeyecek bir kaset mi var?
Kılıçdaroğlu her şeyi açık açık anlatmalı.
Yeniden buradan söz veriyorum;
Kendisine ya da her hangi bir partilisine, devletin her hangi bir organı tarafından tuzak kurulmuş ise, kendisini yazdığım/konuştuğum her ortamda/ekranda hiçbir tereddüde kapılmadan savunacağım.
Yok, iş işten zaten geçmiş, CHP markası, CHP iradesinin kendi yaptığı hatadan dolayı geri dönülmez bir yola girmiş ise, Kılıçdaroğlu’da üzerine düşeni yapmalı!
Talat Atilla/Güneş