CHP’de yerel seçim süreçleri öyle ilginç bir seyir izliyor ki, daha seçime girmeden muhtemel adaylar yıpratılıyor. Bunda aday başvurularının erken başlatılmasının da etkisi var ama problem daha dipte... Mesela, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "bir aday diğeri aleyhinde konuşursa üstünü çizerim!" demişti ama işler hiç de öyle yürümüyor.
CHP içinde basına yansımayan alttan alta devam eden inanılmaz karalama kampanyası devam ediyor. Aşağısı öyle de yukarısı farklı mı? Hayır. CHP Genel Başkanı’nın MYK’sında ise başka bir kavga yürüyor. Adayların tespitinde etkili olmak için tam bir güç savaşları yaşanıyor. Bence bunun nedeni İstanbul İl Başkanı’nın söylediği gibi konu sadece kaparo konusu değil, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerine geçme kavgası.
Diğer yandan Mustafa Sarıgül’ün adaylığı hakkındaki sorular, Kılıçdaroğlu’nu bile sıkmış görünüyor. Nasıl sıkmasın? Gazetecilerin Kılıçdaroğlu'na sormadıkları tek bir soru kaldı: "Yerinizi Sarıgül’e ne zaman bırakmayı düşünüyorsunuz?"
Şu anekdota bakın lütfen;
Mustafa Sarıgül, Cuma günü Bulgaristan’da soydaş belediye başkanlarına hitaben yaptığı konuşmada, “Şimdi sizinle burada buluştuk, yarın büyükşehirde, sonra Ankara’da buluşacağız,” dedi.
Bir ilçe belediye başkanı, kendi genel başkanı ve Türkiye'nin ana muhalefet partisi liderini tüm Türkiye'nin gözlerine bakarak bu kadar hafife alabilecek cesareti nereden bulabilir?
Bir ilçe belediye başkanının, ana muhalefet partisini kilitlemesi, sorgulanmaya layık bir gelişme değil midir?
Henüz CHP üyesi dahi olmayan bir belediye başkanı kundaklara sarılırken, bin yıllık CHP’li, İstanbul'u tanıyan, teşkilat ve halkla senkronize çalışan, seçim projesi hazır olan Gürsel Tekin'e CHP'nin mesafeli yaklaşması sorgulanmaya layık soru işaretleri taşımıyor mu?
Tüm bu gelişmeler yaşanırken beklenmeyen bir gelişme yaşandı ve Gürsel Tekin İstanbul adaylığını ilan etti. Tekin’in adaylığı Mustafa Sarıgül’ün pazarlık marjını düşürecektir.
Kılıçdaroğlu, Sarıgül’e karşı, “Gürsel Beyin adaylığı da var!” diyerek, kendisine ve partisine hareket alanı açmak istediğini düşünüyorum.
Doğrusu, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun bu stratejisini çok akıllı buldum.
Çünkü, gelen bilgilere göre Sarıgül’ün CHP’den aday olmaması mucize olacak.
Kemal Bey gelişini engellemediği ya da engelleyemediği Sarıgül’ün yapraklarını Gürsel Tekin’le budayacak!
Sarıgül, yaprakları dökülmüş bir şekilde geldiği CHP’de Kılıçdaroğlu’na karşı eski havasında olamayacak!
CHP yavaş yavaş!
Yerel seçimlerin en ilginç gelişmeleri Başkent'te yaşanıyor. Aylar önce öngördüğüm Mevlüt Karakaya MHP'nin adayı oldu. Ankara'nın yerlisi olması, seçmenle irtibatını koparmaması Karakaya'nın şansı. Şansızlığı ise bir önceki seçimde Mansur Yavaş'ın aldığı oy rekorunun kendisi açısından başarı çıtası olarak önüne çıkacak olması.
CHP, Muharrem İnce ile işi bitirmiş gibi görünse de, anketlerde İnce'nin yüzünü dinlendirmesine inanan seçmenlerin oy oranı oldukça yüksek görünüyor.
CHP, uzun süredir Mansur Yavaş'ın peşinde. Son günlerde Yavaş'a olan baskısını artıran CHP'liler Mansur Yavaş'tan bir türlü istedikleri yanıtı alamıyorlar. Yavaş, bazı siyasi realite ve dinamikler yüzünden CHP'ye olan mesafesini korumaya devam ediyor.
Artık bir klasik haline geldiği gibi bu seçimlerde de, tüm partiler, "Melih Gökçek'i nasıl deviririz?" tartışmalarına kilitlendi.
Olağan üstü bir gelişme olmazsa Gökçek yine iktidar partisinin Ankara adayı olacak gibi görünüyor. Aldığım bilgilere göre Melih Gökçek'in oy oranı % 52-54 civarında. Tabii bu oranlar diğer partilerin adayları netleşmeden önceki yüzdeler. CHP'nin adayının açıklanmasının Gökçek'in oy oranlarını ne kadar etkileyeceğini beraber göreceğiz.
Ne komiksin sen medya?
Radikal muhabirine hakaret ettiği mail ile gündemde olan Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna'ya bir linç de ben yapmayacağım. Evet, Vali bu olayda ağır kusurlu. Evet, Vali, konuşur gibi doğaçlama yazarak kastını aşmış tamam ama medyanın bu sahte Çanakkale geçilmez havası da ayrı bir mevzu.
1) Vali, yerin altı var derken, ahireti işaret ettiği bilinmesine rağmen, bu sözün ırzına geçildi. Sanki, tetikçi tutarak gazeteciyi öldürmek isteyen vali profili meydana getirildi.
2) En mide bulandırıcı olanı ise gücün karşısında el pençe divan duran, süt dökmüş bazı kediciklerin dişlerine uygun bulduklarında nasıl havaya girdiklerini görmek aynı zamanda komik de.
Yeni 'İSKİ'mi ?
İzmir’de henüz yayın yasağı devam eden bir dava yürüyor. Ayrıntılara girmek doğru olmaz ama şunu tarihe not olarak düşebilirim ki, bu dava İSKİ’yi aratmayabilir!
Bu arada İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun üzerindeki siyasi zırh da giderek incelmeye başladı. Gazeteciler, Kemal Kılıçdaroğlu’na, “Aziz Kocaoğlu başarılı değil mi? Kocaoğlu aziz mi, değil mi?" gibi çok değişik sorular yöneltiyorlar. Doğrusu ben iktidar partisinin bireyi olsaydım, CHP adayının Kocaoğlu olmasını isterdim. Aylar önce bir yazım üzerine bana Kocaoğlu’nu savunan bir gazeteci dostuma, “Siz dürüst gazetecisiniz, bence Kocaoğlu’nu ve bürokratlarını kesin vurgularla sahiplenmek için davanın sonucunu bekleyin” demiştim. Geçen günlerde beni arayarak, "Bu konuda haklı olabilirsin" dedi. Sözün özü; Dosyanın kapağından aralanan bilgiler dava sürecinin çetin geçeceğini gösteriyor.
Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…