Talat Atilla Öcalan test edildi! Değişim var! Tüm arşivi yaktılar! 'Tekbirlerle gömün beni!' |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN Çakralar ve Uyanış |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva EGO İŞÇİLERİ |
Cengiz Altınsoy Benim güzel memleketim... |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
Geçen hafta konuşulan çok konu oldu. Bu hafta onlardan ikisini mercek altına almak istiyorum. Medyada yeterince ele alınmadıklarını düşünüyorum. Sanırım soru-cevap şeklinde daha net açıklayabileceğim bu iki konuyu.
Neden vatandaş 14 yıldır ülkeyi yöneten ve sorumlu olan RTE’yi değil de, yönetim ve terör konusunda sorumluluğu olmayan Kılıçdaroğlu’nu protesto etti?
1-Protesto edenler vatandaş değildi. Yani normal vatandaşlar değildi. Çoğu sabıkalı veya AKP militanı, lümpen kişilerdi. Kısaca olaylar yönlendirmeydi. Normalde, olacaksa RTE’ye olması gereken tepkilerin profesyonelce başka bir noktaya yönlendirilmesiydi.
2-Kılıçdaroğlu’na yazıyla veya sözle eleştiri yapmanın bedeli yok. Muhalefeti,
düşüncesizce kalıp cümlelerle eleştirmek moda oldu. Kılıçdaroğlu’nun demokrat, hoşgörülü tutumu bazılarında yanlış bir algılama yarattı ve yumurta veya mermi atmak da maliyetsiz görüldü ve atıldı. Nitekim mermi atanlar bile hemen salıverildi. Halbuki mermi atmak ölümle tehdit etme anlamına gelir. Bir bakana yapılsa bedeli çok ağır olurdu, RTE’ye yapılsa yapanın sadece kendisi değil tüm yakınları perişan edilirdi.
3-Sanılmasın ki bu yapılanlar vatandaş tarafından anlaşılmıyor, toplum salak. Toplum ahlaki bir çöküntü yaşıyor ama salak değil. Vatandaş terörün, açılımın yanlış uygulanmasının sorumlularını gayet iyi biliyor. RTE’nin açılım diye PKK’yı meşrulaştırdığını ve güçlendirdiğini, düne kadar neler söylediğini unutmuş değil. Karşısındaki güç çok zalim olduğu için şimdilik sesi çıkmıyor ama güç kaybı başladığında vatandaşında tutumu değişecektir.
Peki, Edirne’deki cenazede şehit Nefize Özsoy’un töreninde polis eşin Kılıçdaroğlu’nun yanında durmayıp yer değiştirmesine ne diyeceksiniz? Hatta “Ben Türküm, Müslümanım, o nedenle durmak istemedim” gibi laflar etmiş.
Halt etmenin ötesinde bir kepazelik. Müslüman ve Türk geleneğinde cenazenize gelen düşmanınıza elinizi uzatır sarılırsınız, barışırsınız. O şehit eşi polis, bilemiyorum niçin, ülkesine, dinine ve milletine farkında olarak veya olmayarak yanlış yapmıştır. Kendisi Türk ve Müslümanmış… Bu millet Çanakkale’de, Sakarya’da, Balkan Savaşı’nda, Kut ül Amare’de sünni-alevi, Türk-Kürt ayrımı yaptı mı? Şehitlerimizi ayırdık mı biz? Kaçı alevi kaçı ne kadar Müslüman sorduk mu hiç? Kendisi Türk ve Müslümanmış. Kılıçdaroğlu Türk ve Müslüman değil yani. Yanında namaz için saf tutmuş birisi için bunu söylüyor. Bu nasıl bir ruh halidir? Bu yapılan bölücülük değil midir? Hangi ahlak anlayışında cenazene gelene terbiyesizlik etmek var? Tek bir hafifletici unsur var; eşi şehit. Eşi şehit olmuş, ne mutlu ona ama kendisi ne acı ki ruhunu yitirmiş…
Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı ani bir kararla ABD’ne Muhammed Ali’nin cenazesine katılmak üzere çoluk-çocuğuyla gitti ve katılmadan döndü. Kimse Cumhurbaşkanını eleştirmedi, hatta Muhammed Ali’nin ailesi veya isim haklarını alan şirket suçlandı ama Cumhurbaşkanı pir ü pak bulundu. Ortada Cumhurbaşkanı açısından bir garabet yok mu?
Garabet olmaz olur mu? Tam bir rezalet var. Üstelik RTE için değil Türkiye için rezalet ve itibar kaybı var. Cumhurbaşkanı, malum olduğu üzere devleti temsil eder. Yaptığı işler resmidir ve ülke adınadır. Onun zamanı bol olan sorumsuz bir milyarder gibi davranması söz konusu olamaz. Yapacağı tüm işlerin kurumsal bir kararla olması gerekir. Bu olayda Cumhurbaşkanı, Başbakanlıkla, Dışişleri ile görüşmeden, 11 şehit ve ölüm varken devlet benim mantığı ile hareket etmiş ve ABD’ye şov amaçlı gitmiştir. Yazıldığına göre orada aile ile dahi görüşmeden, kapılarda bekletilmiş ve geri dönmek zorunda kalmıştır. ABD yetkilileri zaten hiç muhatap almamışlar ve Türkiye açısından büyük bir itibar kaybı yaşanmıştır.
Konunun bu olayla ortaya çıkan diğer bir boyutu ise şu; Tamam Cumhurbaşkanı’na çok yüksek bir rakama (185 milyon dolar) özel bir uçak alındı ve özel tadilat yapıldı. Alınmasını tartışmayalım ama sonuçta bu resmi işlerde kullanılması gereken bir uçak. Peki, Cumhurbaşkanı son olayda olduğu gibi bununla istediği zaman her istediği kişiyi uçağa alabilir mi? Daha doğrusu eşi, kızı, torunu danışmanları keyfe keder bu uçağa bindirilebilir mi? Muhammed Ali’nin cenazesine katılmak resmi bir görev idi ise torun-torba gitmenin ne gereği var? Özel-keyfi bir seyahat ise bu yetkisi var mı Cumhurbaşkanı’nın? Devlet kurallarına göre yok. ABD gibi başkanlık sistemi olan yerlerde, hatta krallıkla yönetilen ülkelerde dahi böyle keyfe-keder bir usül yok. Türkiye, hesabının mutlaka sorulması gereken bir rezalet yaşamıştır.
Aslında konu uluslararası alanda RTE’ye olan bakışla da çokça ilgili. Yerli siyaset ustası, devlet adamlığından tümüyle yoksun olunca olacak olan bu… Dışlanıyor ve Türkiye’ye itibar kaybettiriyor…
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 13185 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |