Yazıya kamuoyunun bilmediği bir gelişmeyle başlamak isterim;
CHP Kongresi’nde PM listeleri kesinleştiğinde bazı CHP’liler üzülürken, bazıları sevindiler.
Üzüntü ve sevinmenin dışında şaşkınlık yaşayanlar da vardı. Bunlardan birisi de, CHP Şişli İlçe Başkanı Hıdır Tanrıverdi’ydi.
Tanrıverdi, Kılıçdaroğlu’na, “Sayın Genel Başkanım bu nasıl yoldaşlık? İkimizde aleviyiz ama benim ilçemden bir meclis üyesini (Faik Tunay’ı kastediyor) PM’sine alıyorsunuz benim haberim yok. Üstelik bu isim Sarıgül’ün en yakın arkadaşı...”
Bu konuşmadan kısa bir süre sonra CHP Şişli İlçe Başkanı Hıdır Tanrıverdi sessiz sedasız partisinden istifa etti.
CHP yönetimi Tanrıverdi’yi istifasından vazgeçirmeye çalışıyor.
Tüzük ihlali gerekçesiyle Gürsel Tekin ve Sezgin Tanrıkulu’nun PM üyeliklerinin düştüğü yolundaki itirazların nereye bağlanacağını bilmiyoruz ama bu durum CHP’yi yaraladı.
Kılıçdaroğlu’nun mesajlarının kamuoyu tarafından sağlıklı tartışılmasının önü kesildi.
Gürsel Tekin’in PM üyeliği düşmese bile, artık teşkilat başkanı olması zor.
CHP Kongresi’ne dair Turktime’ın ortaya çıkardığı bir başka skandal gelişme ise, CHP Bingöl İl Başkanı Sema Kaygalak’ın zorunlu olduğu halde delege olmadan Başkanlık Divanı’nda yer alması.
CHP Kurultayını yöneten başkanlık divanında yer alan CHP Bingöl İl Başkanı Sema Kaygalak’ın delege olmadığı, tüzüğe göre delege olmayan bir üyenin başkanlık divanında yer almasının iptal nedeni olacağı ifade ediliyor. CHP’li hukukçulara göre, CHP Bingöl İl Başkanı Kaygalak delege olmadığı için divan teşekkül etmiş olmuyor.
Tüm bunlar CHP Kongresi’ne gölge düşürmemiş olsaydı, Kılıçdaroğlu’nun konuşması daha ön plana çıkacaktı.
Doğrusu ben Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını fena bulmadım.
Sol, sol gibi, sağ sağ gibi olmalı.
Hiçbir parti varlık nedenlerini oluşturan gerçeklerden uzaklaşmamalı.
Bu yönleriyle konuşmayı olumlu bulmakla birlikte eş, dost, ahbap çavuş ilişkisinden CHP PM’sine giren insanların varlığını da gözden kaçırmamalıyız.
Kılıçdaroğlu’nda şu düşünce oluşmuş, “Madem basın beni desteklemiyor, bende medya gruplarından gazetecileri PM’sine sokayım”
Öyle de yaptı.
Çukurova grubundan ikisi gazeteci, bir tanesi de yönetimin yakınından 3 kişiyi birden PM’sine soktu.
Zafer Mutlu’nun yakın dostu Erdoğan Toprak’ı PM’sine soktu.
Listedeki ilk bilgilerim bunlar.
Daha derinlemesine inceledikçe başka bilgileri de sizlerle paylaşırım.
İsmail Küçükkaya’nın Kemal Kılıçdaroğlu’na bir süredir yakın ilgi gösterdiğini de notlarımız arasına ekleyelim.
Küçükkaya’nın AKP ve CHP dinamiklerini aynı anda idare etmesi oldukça ilginç bir durum.
Hakkını teslim edelim;
Bu konuda da çok boyutlu başarıları var!
Sevgili Kılıçdaroğlu’na başarılar diliyorum ama sanırım bu başarı göründüğü kadar kolay gelmeyecek…