Muş’un bir ilçesinde sanayici olarak yaşamını sürdürürken, PKK’nın baskıları sonucu malını-mülkünü satıp çoluk-çocuğu ile Batıya yerleşen bir arkadaşım anlatıyor; “İlçede PKK hakim. PKK vergi dairesinden vergi beyanlarını almış, kim devlete ne beyan etmiş ise yüzde 20’sini de onlar istiyor. Benden de 80 bin lira istediler, birkaç gün oyaladım. Kaymakama söyledim, “Devlet bana ve benim gibilere sahip çıksın” dedim. İktidarın sorun istemediğini, konuyu bildiğini ama bir şey yapamayacağını söyledi. İlin HDP Milletvekili de bu konulara yardımcı olamadığını üzülerek söyledi. Birkaç gün sonra üniformalı 2 PKK’lı gelip beni şehir dışına götürdü. Gittiğimiz yerde zincire vurulmuş 2 esnaf vardı. Bize sahip çık diye bana yalvardılar ama onların PKK’nın elinde tutuklu olduğunu Jandarma kumandanı ve Kaymakam dahil herkes biliyordu. Bir şey yapamayacağımı, kendi hayatımdan endişe ettiğimi söyledim. Benimle pazarlık yaptılar 60 bin liraya fit oldum ve ödedim. Vermesem beni de zincire vuracaklar ve para gelinceye kadar serbest bırakmayacaklardı. Sonrada şanslıymışım, bir alıcı bulup malı-mülkü değerinin çok altında satıp, göç ettim. Benim gibi neyi varsa satıp kaçan çok”
Şaşırmıştım, “Devlet gerçekten durumu bilip size sahip çıkmadı mı?” diye hayretle sordum. Arkadaşım tebessüm etti, “Sayın Vekilim, yalnız bu durum değil ki… Artık davalara da PKK bakıyor. Sorun olursa, alacak-verecek işi varsa PKK belli bir yüzde karşılığı davayı sonuçlandırıyor. Hem de en kısa sürede, öyle aylar, yıllar sürmüyor davalar… Hatta mahkeme kararlarına itiraz için temyiz mahkemeleri dahi var. Parasını verdikten sonra… Hem karar kesin ve uygulatıyorlar da, sürünmüyorsun… O bölgede devlet artık PKK olmuş…”
“Bir devlet buna nasıl rıza gösterir?” diye saf saf sorunca Arkadaşım, “Devlet zaten barış süreci sonunda Doğu ve Güneydoğu’dan çekilecek. Kamu hakimiyeti fiilen PKK’da ve ileride de hukuken de PKK’da olacak” dedi.
Bu konuyu ilk öğrendiğimde şaşırmış ve araştırma gereği duymuştum. Öğrendim ki, PKK’nın askeri kanadı HPG, Doğu ve Güneydoğu’da belirli bölgelerde hakimiyet kurmuş, devlet egemenliğini ele geçirmiş, kamu düzenini sağlıyor ve bu durum devletçe de biliniyor. Devlet, güvenlik güçlerini buralarda işe karıştırmayarak bir anlamda çözümü şimdiden sağlamış durumda… Çözüm süreci sonunda özerk yönetim oluştuğunda kolaylıkla adaptasyon sağlanmış olacakmış...
Şaka gibi…
Ağrı olayı olunca bunlar aklıma geldi.
Peki ,dedim bu zamana kadar yörede PKK tarafından yüzlerce insan dağa kaldırıldı, tehdit edildi, işadamlarından haraç veya vergi alındı, askerler, öğretmenler, imamlar kaçırıldı, yüzlerce iş makinesi yakıldı. Bunların hepsi suçtu. PKK o zaman da terör örgütüydü. Neden tek bir operasyon dahi yapılmadı?
Devlet otoritesi, kamu gücü devletin elinden terör örgütünce alındı ama tek bir operasyon bile yapılmadı… Peki, ne oldu, ne değişti de Ağrı’da operasyon gerçekleşti?
AKP bölgedeki oylarını HDP’ye kaptırıyor, o nedenle mi?
Devlet elden giderken sessiz kalan AKP oyları için bu kadar hassas olabilir mi?
Aslında sorun AKP değil, iyi biliyorum sorun Recep Tayyip Erdoğan…
Oynanan oyunlar karşısında seçimleri yapabilir miyiz, sizce?