Geçen hafta sonu doğum günümdü. Bu yaşta ve bu durumda doğum günü kutlaması yapmıyorum ama bu vesileyle Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın nazik bir jest yapıp gönderdiği “İstanbul Şairi Nazım Hikmet Hoş Geldin” kitabı gerçekten güzel bir hediye oldu. Teşekkür ederim. Henüz okuyamadım ama Nazım’ın bir şiirini ilk defa bu kitapta gördüm;
Hay aksi lanet, fena bastırdı kış…
Sen ve namuslu İstanbul’um ne haldesiniz kimbilir?
Kömürün var mı?
Odun alabildin mi?
Camların kıyısına gazete kaadı yapıştır.
Gece erkenden yatağa gir.
Evde de satılacak bir şey kalmamıştır.
Yarı aç, yarı tok üşümek:
dünyada, memleketimizde ve şehrimizde
Bu işte de çoğunluk bizde…
Hasret, sevgi ve iyilik duygusu o kadar bariz ki dizelerde…
İstanbul’a bu günlerde de fena bastırdı kış. Sadece İstanbul’a değil tüm Türkiye’ye. Camların kenarına gazete kaadı yapıştırmakla çözülecek gibi değil sorunlar… Umutlar tükeniyor, endişeler artıyor… Tam bu karakış günlerinde kömürü-odunu bıraktık, camlara gazete kaadı yapıştırmayı terk ettik, evin babası tutturdu bu evde benim sözüm geçecek diye… Zaten öyle diyoruz yok diyor, babalık yetkilerimi artırın, bu iş önemli yoksa donarsınız… Yetkinin artmasıyla donmanın ilgisi yok diyoruz ama dinlemiyor…
Bu hafta Meclis’te cumhurbaşkanının daha doğrusu Erdoğan’ın yetkilerinin artmasını Genel Kurul gündemine alıyoruz. Ay sonuna kadar bununla uğraşacağız. Meclis’e ziyaretçi alınması yasak. Kış, işsizlik, terör değil konumuz, Erdoğan’ın yetkileri…
Laf anlamakta, anlatmakta zormuş ya nasıl anlayacağız, nasıl anlatacağız bilmiyorum… Bir şekilde anlaşmamız gerek. Bazıları tek adam yönetimin, demokrasiden daha iyi olabileceğini, güçlü ve yetkili bir lidere ihtiyaç duyduğumuzu söylüyor. Bundan daha güçlü lider nasıl olunur bilemedim ama kast edilen Putin veya Esat gibi bir lider ise hapı yuttuk. Tüm belalar onların ülkelerinde… Erdoğan 15 yıllık başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı döneminde hangi işi yetkisizlik veya yasal güçsüzlük nedeniyle yapamamış ki yetki ve güç istiyor? Hangi işi yapacak gücü artarsa?
Ben şu 6 başlığa toplayabileceğim gerekçelerle Erdoğan’ın yetkilerinin artırılmasına karşıyım;
1-Hukuki nedenlerle; düzenleme tam bir Ortadoğu cumhuriyeti getiriyor. Saddam’ın, Esat’ın, Mübarek’in cumhuriyetleri gibi. Güçler ayrımını yok ediyor, demokrasiden kırıntı bırakmıyor. Parti devleti oluşturuyor.
2-Jeopolitik sebepler; batıdan doğuya kaydırılmaya çalışılan Türkiye küresel güçlerin istihbarat örgütlerinin savaş alanı olmuş durumda. Yetki artışı bu savaşı körükleyecektir.
3-Toplumun durumu ile ilgili sebepler; gergin, endişeli ve kutuplaşmış toplumda bu başkanlık kutuplaşması işi çok aşırı boyutlara taşır. En azından gönüller bölünür…
4-Devletin durumu ile ilgili sebepler; TSK, MİT, Emniyet gibi iç ve dış güvenlik kurumları zaten Ergenekon, Balyoz ve 15 Temmuz gibi darbeleri yemiş, işlevlerini aksatıyorlar bir de bu başkanlık işi ile küresel savaş yükünü veriyoruz. Altından kalkamayız.
5-Ekonominin durumuyla ilgili sebepler; dengeleri bozulmuş, bir ay sonrasını göremediğimiz, yerli yatırımcıların dahi yurt dışını tercih ettikleri bir ortamda bu rejim/sistem değişikliği çok yanlış sonuçlar getirir. Ekonomiyi çökertir.
6-Bölgesel ideolojiyle ilgili sebepler; Ortadoğu’nun ideolojisi İslam değil ama siyasal İslam tüm bölgede çökmüş durumda. Bizi ise Türkiye’de ki siyasal İslam’ın temsilcisi Erdoğan’ın yetkilerini artırıyor onu tek adam haline getiriyoruz. İdeolojisi de, kendisi de tükenmiş bir Erdoğan’dan bu ülkeye gelecek hayır yoktur.
Benim düşüncem çok özet olarak böyle. Fırsat bulursam Genel Kurul’da bunları detaylı anlatmaya çalışacağım. Subjektif bulabilirsiniz. Size “Güçlü ve Zayıf Devlet Tartışmaları Bağlamında Türkiye” Gülise Gökçe (Çizgi Kitapevi yayınları-172) adlı bilimsel bir çalışmadan bir bölüm vereyim; Devletin zayıflamasını ya da çökmesini hızlandıran faktörler bakın neler?
-Uluslararası sistemle bağlantısı zayıf ya da hiç bağlantısız olma
-Çocuk ölüm oranının yüksek olması
-Demokratikleşme çabalarının göstermelik ve yetersiz olması
Son bir soru sorayım. Türkiye için mi sistem arayışı var yoksa Erdoğan için mi?