Seçim sonrası seçim kampanyasından daha yoğun oldu. Bazı okuyucu arkadaşlarım bilirler; Ankara Büyükşehir seçiminde koordinatördüm. Seçimle ilgili itirazlar kısa zamanda sonuçlandırılması gereken çalışmalar olduğu için gece-gündüz, 24 saat vaktimi aldı ve sizlere bir seçim değerlendirmesi yapamadım. Son başvurumuzu dün Pazar olmasına rağmen büyük bir kalabalıkla ve basın toplantısı sonrası YSK’ya yaptık, bekliyoruz. Süreç şimdilik bitti. Ankara ve Türkiye için hayırlısı olsun.
Bunları geçen hafta yazmamama gerekçem olarak bilmenizi istedim. Şimdi gelelim yerel seçimlerin Türkiye geneli sonuçlarının kısa bir değerlendirilmesine…
Ben şahsım adına söylüyorum tahmin etmekte yanıldım. Benim tahminim ve dileğim olan yüzde 35-36, AKP tarafından çok geçildi… Ben kaybettim… Benim kaybetmem önemli değil ama tüm toplum kaybetti maalesef…
Peki neden bu sonuçlar oluştu?
1-Bence ilk sebep siyasi olduğu kadar sosyolojiktir ve toplum kutuplaşmıştır: Fenerbahçe-Galatasaray taraftarında olan fanatizm gibi siyaset konusunda da fanatikleştik. Artık kendi yanımızdaki eksiklikleri, yanlışlıkları, hırsızlıkları, yolsuzlukları da görmüyoruz. İktidar ve muhalefet kör olduk. Birbirimize hem düşmanız hem de kendi cenahımıza objektif bakamıyoruz. Özeleştiri yapamıyoruz yada abartarak yapıyoruz. Konuyu siyasi olarak çözümlemeden önce sosyolojik bir değerlendirmeye ihtiyacımız var ve bunu önümüzdeki günlerde ilk fırsatta yapacağım.
2-Beklenti yüksek tutuldu ve yönetilemedi: İktidarın oy kaybı beklentisi iktidar tarafında da vardı ama muhalefet yaptığını sanan bazı kesimler ve kişiler bunu bir oy kaybı değil de nerede ise iktidarın tasfiyesi olarak yorumladılar ve belli çevreleri korkuttular. Tayyip Beyin ders alması gerektiğine inanan kesimler de dahil yaratılan hava karşısında safları sıkılaştırdılar.
3-Devlet imkanlarını sonuna kadar kullanan değil sonuna kadar istismar eden bir iktidara karşı mücadele edildi: Her seçimde iktidar imkanlar yönünden avantajlıdır, maddi olarak güçlüdür ama bu seçimde gerçekten kamu kaynakları ve gücü çok aşırı istismar edildi. Bunu özellikle Ankara seçiminde bizzat ben yaşadım. İktidarı ve saltanatı kaybetmekten öte suçlanacağını bilen Gökçek son damlasına kadar kamu gücünü en olmadık şekillerde kullandı.
4-Muhalefet iktidara karşı maalesef tek başına kaldı: Demokrasinin olmazsa olmaz güçlerinden sivil toplum ve meslek kuruluşları, aydınlar, kanaat önderleri ve üniversiteler gerçekleri söyleme konusunda çok zayıf kaldılar ve siyasetin dilini kullanarak inandırıcılıklarını yitirdiler.
5-İstikrar beklentisi: Seçimden kesin yenilgiyle çıkan iktidara karşı muhalefetin baskı yapmasıyla piyasaların istikrarsızlaşacağına ve döviz artışıyla kriz oluşacağına olan inançta iktidarın desteklenmesine sebep olan unsurlardan biriydi.
Yukardaki argümanlarıma başkalarını da ilave edebilirim ve hepsi tartışılması gereken konular... Sizlerde eklemelerde bulunabilirsiniz ama işin özü bu seçimlerde hakkı olmadığı halde, mevcut koşullarda çok iyi bir oy alan iktidarın daha da hınçlı bir şekilde ortaya çıkması ve demokrasimizin tehlikede oluşudur. Başbakan’ın balkon konuşması da bunu göstermiştir.