Okur yazar herkesin mutlaka bir başucu kitabı vardır, daha doğrusu olmalıdır.. Benim, çocukluğumdan beri Atatürk’le ilgili kitaplar başucu kitabım olmuştur.
Ben daima her konuda, “Atatürk ne demişse o..” diyenlerdenim..
Şu anda elimden düşürmediğim Atatürk’le ilgili kitaplardan biri, 1970 yılında basılmış olan ATATÜRK’tür.. Kültür Bakanlığınca yayınlanan 1000 Temel Eser dizisinin 25 no’lu kitabı.. Hazırlayıcıları Hasan Ali Yücel, Enver Ziya Karal, Salih Omurtak gibi, dönemin önemli Devlet adamı ve tarihçileridir.
Bu büyük eserin önsözünü de o zaman Başbakan olan Süleyman Demirel yazmıştır.. Demirel bu önsözünde, kitap sevgisinin ne demek olduğunu çok güzel anlatmaktadır.
O tanıtım yazısı olan önsöz şu satırlarla başlar:
“Kitaplar, insanlar arasında düşünce ve bilgileri, inanç ve duyguları yayan, zeka ve kültürün, ilim ve sanatın, değer hükümlerinin dünya ölçüsünde paylaşılmasına ve zaman içinde devamına yardım eden vasıtadır..
Bu vesileyle kitaplar, milletin ve insanlığın zekasına ve kültürüne büyük tesirleri bakımından medeniyetleri yayan ve tarihi yapan kuvvetlerin başında gelir.:
Eski çağlardan beri yazılan kitapların değerleri çok değişik olmuştur..”
Bende çocukluğumdan beri mevcut olan kitap sevgisini Demirel’in bu sözleri daha çok kamçılamıştı.. Bu ATATÜRKkitabının yayınlandığı 1970 yılında, benim Toker Yayınları isimli yayınevim 11. yılını doldurmuştu..
Gazeteciliğe 1954 yılında Yeni Sabah’ta başlamıştım. 1960’ta Hukuk Fakültesini bitirdiğimiz zaman, pek çok arkadaşım avukatlık, hakimlik, savcılığı tercih etmişlerdi, ama ben gazetecilik ve kitapçılığa devam etmiştim..
Demirel’in kitap sevgisinin ne demek olduğunu anlattığı 1970’te, ben onbeş yıllık bir gazeteci ve on yıllık bir kitapçı idim.. Sahibi olduğum Türkiye Ticaret Postası isimli gazetemde tarihi tefrikalar yazan Yakup Özdemir’in 3 ciltlik Ehli Kıble Savaşlarını, Necmi Onur’un Hac Rehberini (1968), dönemin önemli yazarlarından Şahap Tan’ın Yahudileri Tanıyalımkitabını, Batı Edebiyatının önemli eserlerinden Hayaletler Dünyasını (1968 Kurt Singer), Necip Fazıl Kısakürek’in; Çöle İnen Nur, 1001 Çerçeve’lerini (1968), Mevlana Muhammet’in İslam Yayılış Tarihi (Ali Genceli Tercümesi, 3 cilt) v.b. 50’ye yakın kitap yayınlamış bulunmaktaydım.. 100 Büyük Eser ve 100 Büyük Edip Şair dizilerini başlatmış,Necati Sepetçioğlu’nun Menevşeler Ölmemeli eserlerini falan baskıya hazırlatıyordum.
İşte Demirel’in kitap sevgisini anlatan o satırları, içimdeki kitap sevgisini coşturmuştu.. Sanki beynimde kitaba kutsallık kazandırmıştı.. Bu yüzden memleketim Silifke’de babamdan miras kalan tarlalarımı, evlerimi de satmış paralarını hep kitaba yatırmıştım..
Bugün yayınlamış olduğum kitapların sayısı 356’dır..Son kitaplarım, Rahmi Turan’ın Muhteşem Fıkralar ve Mehmet Türker’in Cevapsız Kalan Sorular kitaplarıdır. Kitaplarımız arasında beş baskı, on baskı yapanlar bile vardır.. Ama bakalım, ben hayata veda ettiğimde sonuç ne olacak, o kitaplar sahaflara mı düşecek, hurdaya mı gidecek? diye düşünmekteyim şimdi..
Hukuku bitirdiğim tarihte, Üniversitede kalan doçent, profesör olan en samimi arkadaşlarım “gel sende bize katıl!” diye israr ederlerken ben, gazetecilik ve kitapçılıkta diretmekle iyi mi etmişim, hata mı etmiştim bunun cevabını okuyucularım versinler artık..(*)
Neyse.. Ben aslında bu yazımı kendimden bahsetmek amacıyla değil, bugün başımızda olan Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanların ve bütün yöneticilerin, Süleyman Demirel’in sözlerinden ilham almalarını sağlamak için kaleme almıştım.. Onların da, “Kitaplar, insanlar arasında düşünce ve bilgileri, inanç ve duyguları yayan, zeka ve kültürün, ilim ve sanatın, değer hükümlerinin dünya ölçüsünde paylaşılmasına ve zaman içinde devamına yardım eden vasıtadır..” diye düşünüp, ona uygun icraatta bulunmalarını istediğim için yazmıştım..
RESİM: Gazetecilik yıllarımda 3. Cumhurbaşkanımız Celal Bayar’ın elini öpüşüm güzel anılarımdan biridir.
(*) İhtilaller Darbeler Arasında Anılarım/Yalçın Toker, Toker Yayınları- www.tokeryayinlari.com Tel: 0535 3199349 ve [email protected]