Kitap ve gazete okumak gençlik hatta çocukluk yıllarımdan gelen alışkanlığım. Buna son yıllarda bilgisayar/internet alışkanlığı da eklendi. Allah hepimize güzel, faydalı alışkanlıklar versin, çünkü bir bakıma yaşamımız boyu alışkanlıklarımızın esiri oluyoruz. Saydığım alışkanlıklarım benim hoşuma giden, haz duyduğum alışkanlıklarımdan en önemlileri. Örneğin, kitap okumaya bayılıyorum. Ayda birkaç kitap okuyamadığım dönemler eksiklik ve huzursuzluk hissediyorum. Aynı anda da konuları farklı olan birkaç kitap okurum. Yoğun siyaset gündeminden fırsat bulduğumda okuduğum kitapları sizlerle de paylaşmak istiyorum. Bazen kitaplardan özetler yapıp, bazen de ilginç bölümlerini sizlerle paylaşacağım.
Şimdilerde okumakta olduğum kitaplardan bir de Kluge. (Gary Marcus, çeviren Armağan Özdemir, Remzi Kitapevi) Kluge,(‘kluuj’ diye okunur) bir soruna eldeki olanaklarla alelacele oluşturulan çözüm demekmiş. Kluge, insan zihni ile ilgili ve özellikle zihni yapısının mükemmel olmadığını anlatan bir çalışmayı ortaya koyuyor. İnsanın mükemmel olmadığı ve bir kluge olduğu fikrine katılmadım ama içeriğinde ilginç bölümler ve gözlemler var. İnsan olarak zayıflıklarımızı, mantıksızlıklarımızı çok güzel ortaya koymuş. Paylaşmak istiyorum;
“…biz insanlar geleceği sistematik olarak planlayacak kadar akıllı olan tek türüz, ancak dikkatle hazırladığımız planları kısa süreli zevkler uğruna bozacak kadar da akılsızız… 100 dolarlık bir mikrodalga fırını 25 dolar daha ucuza almak için şehrin altını üstüne getiririz de, bin dolarlık bir düz ekran televizyon söz konusu olduğunda aynı 25 dolar için aynı yolu kat etmeyi reddederiz.”
İnsan hafızasının çok yanıltıcı olabileceğini ve kullanılan kelimelerden dahi etkilenebileceğini hatta “…insanların genellikle her gün ortalama 55 dakikalarını sahip oldukları bildikleri ama bir türlü bulamadıkları şeyleri arayarak… “ geçirmelerini anlattıktan sonra hepsi aynı araba kazası filmi izlemiş olan denek gruplarına, “Arabalar birbirine vurduğunda” ve “Arabalar birbirine girdiğinde” hızlarının ne olduğu sorulduğunda ‘girmek’ fiili ile soru sorulan grupların daha yüksek hız tahmini yaptıklarının gözlendiği, dolayısı ile soruların hafızayı yönlendirici olabileceği anlatılıyor. “Hafıza zihnin temel kusurudur” diyor.
Kitabı henüz bitirmedim ama bir çok bölümünü tartışmak, konuşmak, paylaşmak istedim. Örneğin, tercihlerimizin de genellikle yanlış olduğunu anlatan bölümde şöyle bir örnek vermiş; “…İnsanlara yunusları kurtarmak ya da cilt kanseri vakalarını azaltmaya yönelik olarak tarım işçilerine ücretsiz tıbbi kontrol sağlamak gibi çeşitli çevresel programlar için ne kadar bağışta bulunabileceklerini soran bir araştırmayı ele alalım. Hangi girişimin daha önemli olduğu sorulduğunda çoğu insan (belki de insan hayatına yunusların hayatından daha çok değer verdikleri için) tarım işçilerini işaret etmiştir. Ama araştırmacılar yunuslar ve tarım işçileri olmak üzere her iki konu için de ne kadar para bağışlayabileceklerini sorduğunda, insanlar sevimli yunuslar için daha fazla para ayırmıştır. Her iki tercih de kendi içinde anlamlı olabilir, ama ikisini de aynı anda yapmak, olabilecek en tutarsız şeydir. İnsan hayatının daha değerli olduğunu düşünen bir kişi neden yunuslar için daha fazla para harcar? Bu, bir yandan irdeleyici sistemimizin eski sistemle uyumlu olmaması, diğer yandan bu ikisinin kontrolü ele geçirme çabasıyla kendi aralarında gelişigüzel yer değiştirmeleri ile ilgilidir.”
Bence insan “kluge” yaratılmış değil ama kluge olmamak için bir çabası olmalı. Maalesef çoğunluğumuz bir kluge gibi davranıyoruz. Siyasette ise, kluge davranış daha fazla oluyor. Davranışlarımızı, siyasi olanlarda dahil kültürümüz ve genlerimiz belirliyor. Siyasi eleştirinin dozunu artırıp kendi kültürümüzü abartılı bir şekilde eleştirmek gafletine de düşmek istemem. Sizden kluge davranışlarımıza hem siyaset hem de günlük hayatla ilgili örnekler bekliyorum.