Dün, ABD Savunma Bakanı Türkiye'ye geldi.
Sağ kolunu nerde kırdıysa kırmış, mikrofon yutmuş sesiyle Türkiye'ye nota verdi: "Türk Birlikleri Kuzey Irak'ı hemen terk etmeli"
Türkiye, bu emirden (!) bir gün sonra Kuzey Irak'tan çekildi.
Büyük devlet olmak kolay değil. Kalmak, daha da zor!
Ne küçültücü bir durum bu böyle...
Kuzey Irak'tan Türk askerini değil, gururumuzu geri çektik!
Türkiye'nin Kuzey Irak'tan çekilme takvimi Amerika'nın dediği güne denk geliyorsa bile Türkiye askerlerini geri çekmemeliydi.
Ben utandım...
Bundan sonra, "Türkiye Amerika'dan emir alır" diyenlere karşı hangi yalanla savunma yapacağımı şimdiden hazırlıyorum.
Çok yazık.
Osmanlı torunu, kırık kollu bir adamın dudakları arasına hapsoldu...
Utandım...
MURAT ÇELİK
Murat Çelik'in 3-4 günlük Star serüvenini Turktime'dan okumuşsunuzdur.
Gitti, geldi, tekrar eski yerine oturdu.
Aslında iyi bir gazeteci olsa da bu olayda karizması çizildi Çelik'in...
Bundan sonrası zor dikiş tutar artık...
Hiç bir gazeteci eline atanma kağıdı gelmeden, "hayırlı olsun" tebriklerine , "sağolun" demez.
Nuray Başaran Star TV'de kaldı.
Üstelik, Aydın Doğan'ın, "Seni bırakmam" sözleriyle...
Duyduğumuza göre Murat Çelik gazetesine , "Ben gidiyorum" dedi.
Üstelik çalışma arkadaşlarıyla vedalaştı.
Bundan sonra ne olur?
Muhtemelen Murat Çelik Star'ın Ankara'daki haber yüzü olur.
Bu hangi çerçevede yapılır onu bilmiyorum.
Ama bir şekilde Star'ın bir yerine ilişir.
Çömez Siyaset
Turan Çömez'in siyaset anlayışı çok sevimsiz.
"Bilen" adamı oynamaktan yorulmayan tuhaf bir duruşu var.
"Bildiği halde konuşmayan" adam fotoğrafı onun yumuşak karnı...
AK Parti'de aktif siyaset yaparken de bilmece gibiydi.
AK Parti'yi hem beğenmiyor, hem de AK Parti'den gitmiyordu...
Madem beğenmiyorsun, niye çekip gitmiyorsun?
Benim hissettiğim kadarıyla pundunu bulursa lider olmak istiyor...
İlk etaptaki hedefi 2. adam olmak.
Bu yüzden Abdüllatif Şener'le dirsek temasında..
Çömez'in hoşuma gitmeyen bir yanı da hep satranç oynayan bir tarafı var.
Fazla hesapçı..
AK Parti'den kendisini ihraç ettirip, hava atmak istiyor..
İşin tuhafı bu satrancı, çok sırıtıyor.
Mahmut Koçak kadar bile olamadı.
Koçak'ın siyasi istikrarsızlığını da sevmedim ama, Koçak bile daha dürüsttü..
Sayın Talât Atilla,
Biliyorsunuz...
32. Gün programı bir süredir “cansız” yayınlanıyor.
Yani önce çekim yapılıyor...
Eğer sorun çıkarabilecek bir şeyler olursa tırpanlansın diye.
Özdenetim mi, otosansür mü bilemem!
***
Son bir kaç haftadır yapılan bu programlarda, sürekli başörtüsünü irdeleniyor.
Daha doğru düzgün Türkçe konuşamayan üniversiteli gençler fikirlerini açıklayıp, soru soruyorlar.
Başörtülüleri de, başörtüsüzleri de aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorlar.
Sığ sığ!..
Doğrusu Birand’da meramını anlatabilme konusunda onlardan çok farklı değil.
***
Ama 32. Gün’ün, tarihinde gerçekleştirdiği her anlamda en ilkel program son programdı.
Özellikle Nazlı Ilıcak, özgürlükleri savunurken kimseye konuşma özgürlüğü tanımadı.
Gençlerle, “militanca” kavga etmekten hiç çekinmedi.
Doğrusu çok çirkin bir görüntü çıktı ortaya.
Nerede benim gençliğimin okumadan evden çıkamadığımız Nazlı Ilıcak’ı?
***
Ilıcak’ın Turktime’da son yazdıklarını okuyunca, şaşkınlığım korkuya dönüştü.
YÖK Başkanlığı konusunda, gazetecilik sınırlarını zorlayarak Hükümet’e yol gösteriyor.
Yusuf Ziya Özcan için, “İyi niyetli ve gayretli olduğu muhakkak” diyor.
Ama beceriksiz demeye getiriyor.
Onun yerine adam bile öneriyor.
Nasıl bir adam?
Dönüşümü gerçekleştirebilecek bir adam.
***
Beni korkutan satırları ise Hürriyet’e aba altından sopa gösterilen satırlar.
Sözde, YÖK Başkanlığından yola çıkıp şunları söylüyor:
“Diyelim ki, TMSF, Hürriyet gazetesine el koydu ve bu gazetenin ayrımcılık yaratan militan laiklik tavrına son vermek istiyor. Bugün Star gazetesini başarıyla yönetmesine rağmen, Mustafa Karaalioğlu'nu görevlendirse olur mu? Dirayetliyse, Enis Berberoğlu'nu tercih edecektir.
Kim bana yakın diye düşünmeyip, kim dönüşümü başarıyla gerçekleştirebilir arayışı ön plana çıkmalıydı.
Ben yaptım oldu... Hayır sen yaptın olmadı.”
***
Darbelere göğüs geren Nazlı Hanım, şimdi sivil darbelere yol gösteriyor.
Ben korkuyorum artık, hem de çok!
Hürriyet’in bile tehdit edilebildiği bir ülkede kim korkmaz.
Saygılarımla.
Dr.Aytun Çıray