Ergenekon, Balyoz gibi davalar sürecinde Türkiye’nin demokratikleştiğini, bağırsaklarını temizlediğini iddia eden ve ordusunun kozmik odasına girildiğinde sinsi sinsi ellerini ovuşturan bir Başbakan ve Partisi; bugün o geçmişten yine aynı iddialı üslupla “İğrençlik”, “Biz çok safmışız bilemedik”, “Yeniden yargılama yapılmalıdır”, “Orduya kumpas kurulmuş”,” Paralel devlet Emniyete, Yargıya girdi” diye bahsediyorsa…
İktidarını pekiştirme sürecinde iktidarının çok önemli bir ortağını ve onun başındaki zatı yere göğe sığdıramayan Başbakan ve Partisi; bugün o zat ve cemaati hakkında “Yalancı Peygamber”, “Sahtekar Alim”, “İnlerine gireceğiz” diyebiliyorsa…
İktidarını destekledikleri sürece Batı için övgüler düzen, bir yılda 13 kez ABD Başkanı ile telefon görüşmesi yaptığı ile övünen Başbakan ve Partisi; işler kötüye gidince tam tersine bu seferde Batı karşıtı, “Dış tezgah” söylemeler yapabiliyorlarsa…
İktidara gelirken 3Y (yolsuzluklar, yasaklar, yoksulluk) diye ülkeyi inleten, “hortumları kestik” diye her fırsatta övünen Başbakan ve Partisi; Cumhuriyet ve Türk Tarihinin en büyük yolsuzluğuna bulaştığı ile ilgili soruşturmada önce 4 Bakanı için 8 gün direnip sonra onları feda ederek kendisi ve oğlu için direnmek zorunda kalabiliyorsa…
Bu Başbakan ve Partisinin örnek olarak ortaya koyduğum bu birkaç tezattan sonra-ki niceleri daha var-aklı başında seçmeni ve savunanı kalır mı?
Normal olarak kalmaz.
Peki, fanatizm devreye girerse?
Seçmen istediği zaman partisini değiştirebilir ve böyle çok önemli sebepleri varsa da değiştirmelidir. Demokrasilerde bunda şaşılacak bir taraf yoktur. Seçmen fikir değiştirebilir veya iktidar olunca iktidara sahip olanlar 180 derece tavır değiştirebilirler. Sorun, bu durumlarda toplumun ve ülkenin ne hale geldiği, getirildiği, getirileceğidir.
Neden toplumla ve ülkeyle ilgili olarak bu noktadayım? İnanın psikologlara veya sosyologlara sormanıza gerek yok. Biraz düşünün, Recep Tayyip Erdoğan ile empati yapın ne demek istediğimi çok rahat anlarsınız…
Özellikle 17 Aralık’tan sonra meydana gelen gelişmelerden ve oğlu ile ilgili mahkeme kararından sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın normal kalabileceğini, iktidarı seçimle kolayca devredebileceğini düşünmüyorum. Çünkü iktidarı bıraktığı anda her hal ve karda Tayyip Bey için çok kötü bir dönem başlayacaktır. Birçok konuda yargıda sürünme ve ardından Silivri günleri onu beklemektedir.
Tayyip Beyin iktidara sıkı sıkı tutunmaktan başka çaresi yoktur. En küçük tereddütte, en ufak geri adımda, gücüyle ilgili ufacık bir şüphe uyandırdığında bitecektir. Gaza basmaya, kutuplaşmayı ve fanatizmi artırmaya mecburdur. Bizim buradan gördüğümüzü muhtemelen o içinde bulunduğu yerden daha net görüyordur.
Çok yakın gelecek tuzaklara, olaylara ve kaosa gebedir. Devlet eliyle kaosa sokuluyoruz… İlaveten ekonominin getireceği kaos, karmaşa ve belirsizlikte cabası…
İnanın ülkem için korkuyorum…