Geçtiğimiz günlerde, hasta olan çalışanımız yerine bir başka hanım geldi.
İlk gördüğünüzde içiniz ısınır ya ,işte öyle sımsıcak oldu içim görünce.
Telefonunu şarja takmak için izin istedi,ardından işine koyuldu.
Telefonu çaldığında, çocuk bakıcısıyla konuştuğunu farkedip kulak kesildim. Çünkü 49-50 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bayanın çocuğunun yaşını daha büyük tahmin ediyordum. Nitekim bunu dile getirdim.
Yanaklarında gamzeler olan kadının gözleri buğulandı. “Benim hüzünlü bir hikayem var “ dedi.
“20 yıl boyunca çocuğumuz olmadı. Denemediğimiz tedavi yöntemi kalmadı. Eşime kusur buldu doktorlar. O kadar yılın ardından eşim beni terketti. 2 çocuğu olan bir kadınla berabermiş. Çocuk yetiştirmek nedir, bilmek istermiş. Önce ölürüm sandım. Ölmedim ama inadına yaşadım. Kelam ettiler ki, yalnız ömür geçmez. Evlendirdiler beni. 2 yaşında bir kızım var şimdi”
“Ne hain adammış “ diye söylendim nefretle.
Yok, Kıvılcım Hanım dedi ağlayarak. Benden sonra kimseyi istememiş. Öğrendim ki, anne olayım diye kendini feda etmiş.
**
Kötü tabir ettiğimiz insanlar belki de en iyilerdir. Kimbilir...