Kurban muhakkak ki İslam öncesinden gelen bir ibadettir. Tarihe bakarak kurban hakkında bir çok yorum yapmak mümkündür ama kurban kesmek peygamberimizin hicret’inin ikinci yılından beri bizzat yaptığı bir ibadettir. Dolayısı islamidir. Sadece sünnet olarak değil Kuran’da da Kevser suresi ile “Rabbine kulluk et ve kurban kes” demek suretiyle farz kılınmıştır. Gerçi Kevser suresini farklı yorumlayıp kurbanın farklı anlamlara geldiğini söyleyenlerde vardır ama İslam da bir kurban ibadeti kavramının olduğu hem geleneksel olarak hem de kutsal kitabımıza göre gerçektir.
Ben kurban ibadetinin nasıl yapılması gerektiği tartışmalarına girmek istemem. “Kesmek şarttır, hatta bizzat kesmek gerekir” yada “kesmek yerine yardımda yapılabilir” tartışmaları benim işim değil. Önemli olan kurban ibadetini idrak edip niyet etmek ve bu ibadeti yerine getirmektir diye düşünürüm. İslam’da idraksiz, niyetsiz hiçbir ibadetin kabul olamayacağını sanıyorum. İdrak ise hem rasyonel hem de irrasyonel şekilde anlamaktır, yani hem akılla hem de sezgi ile kavramaktır.
Kurban bayramınız kutlu olsun, Allah sevdiklerinizle, sağlık ve mutlulukla nice bayramlara eriştirsin.
BARZANİ
Barzani konusunda Türk hükümetleri nedense hep yanlış yaptı. Barzaniler daima pragmatik oldu, kendilerinden daha güçlüye karşı çıkmadılar ama dediğini de yapmadılar. Başbakan Erdoğan’da özellikle yüksek egosuyla bu aldananlardan birisi. Bayram arifesi Başbakan ve Mesud Barzani İstanbul’da 2 saat süren bir görüşme yaptılar. Barzani, Dış işleri Bakanı Davutoğlu’na yaptığı gibi güzel şeyler söyledi, “ekonomik, kültürel konularda beraberiz, açılım politikalarınızı destekliyoruz” dedi ama bizim talebimiz olan “PKK’ya karşı ya bizimle olun temizleyelim ya siz temizleyin ya da bırakın biz temizleyelim” talebine destek vermedi. Zaten Barzani peşmergelerinin gücü PKK’yı alt edecek durumda asla olmadığı gibi Barzani de PKK ile savaşmayı asla istemiyor.
AKP’nin şu devleti 2002 sonrasında başlatma, Tayyip Erdoğan’ın da yeni Türkiye’nin kurucusu olma sevdası yüzünden geçmişte yaşadıklarımızı bir tarafa bırakıyor, önceki devlet ve siyaset adamlarının deneyimlerinden yararlanmıyoruz. Barzani konusu da aynı şekilde… Devlette devamlılık esastır ve biz de bugünün devleti değiliz. Dünü siyaseten eleştirebiliyoruz diye dünkü tecrübelerimizi bir kenara atmamız pek akıllı işi değildir.
Bu bayram günü sizi derin konularla çok fazla yormayayım da şu sıra internette dolaşan bir fıkrayı sizinle paylaşayım. Kimse iktidarın dış politikasının da bu fıkraya benzediği, Hükümetin özellikle dış politikada yarın umutları ile yaşadığı yorumlarını yapmasın.
Bilyorsunuz Victoria’s Secret ünlü bir iç çamaşırı markası. Temel ile İdris'in eline nasıl olduysa Victoria's Secret'in kataloğu geçmiş. Bakmışlar her sayfada fıstık gibi kızlar, hepsi birbirinden alımlı, çıldırtıcı iç çamaşırları içinde, yarı çıplak poz vermişler. Üstelik altlarında yazan fiyatları da sudan ucuz, 60 $, 80 $. Olur mu? Olur, Temel ile İdris 60 $'lık birer tane ısmarlamış ve başlamışlar heyecanla beklemeye.
Aradan bir iki hafta geçmiş, Temel hâlâ internetten sipariş ettiği kızı bekliyor, kız gelmiyor.
Yolda İdris'e rastlamış,
- "Yahu paralar boşa mı gitti, nedir? Benimki yok meydanda, seninki geldi mi?" diye sormuş.
İdris'ten cevap:
- "Valla... benimki, geçen gün donunu yolladı… Kendisi de, bugün yarın gelir, herhalde!"