Sanki öyle gibi… Görünür gerçeklik, çok hızlı akil bir akıl devreye girmezse ufukta, hatta ufuktan daha yakın bir zamanda böyle bir sürecin kapının önünde olduğunu gösteriyor.
Kürt hareketi içinde ekonomik, psikolojik unsurlar barındırsa bile azılı bir milliyetçilik, hatta kökten milliyetçilik hareketidir.
Türkiye Cumhuriyeti bu milliyetçilik hareketinin teröre dönüşmesine bazen seyirci, bazen istemeden katkıda bulunmuş olsa bile, PKK terörünün sağlıklı bir vicdanda meşruiyet bulması mümkün değil.
Nereden bakılırsa bakılsın; PKK terörist bir harekettir.
Hem kendini, hem kendi vatandaşını, hem de doğduğu devletin çocuklarını öldüren serkeş bir terör hareketidir PKK.
Eroin ve haraçla beslenen damarları tıkanınca dozu arttırılmış yapay bir Köroğlu geniyle kısmen ayakta durmayı becerecek kadar da şeytanca bir örgüt aynı zamanda…
DTP’ye gelince… Tek kelimeyle zavallı bir parti.
Öcalan’ın fedailerinden korktuklarını gizleyemeyecek kadar zavallılar.
Emine Ayna’ya baktığımızda gördüğümüz tek fotoğraf; etine dolgun bir kadının, eline sıkıştırılan kağıdı okuması. Biraz da amatör bir feminist kokusu var.
Bunca aptallıklar arasında anlaşılan olan yine Kürtlere olacak.
Ahmet Türk… Güneydoğu’nun en büyük toprak ağalarından birisi…
Beden dili ne kadar sevimliyse, ağız dili o kadar basit ve karışık.
70 yaşına merdiven dayamış bir liderin hala ölümden korkması anlaşılır gibi değil.
PKK namluyla sürdürebildiği hakimiyetini DTP üzerinde egemen kıldığı sürece, Kürtlerin bir bölümü üzerindeki etkisini de devam ettirecektir.
DTP ve PKK’nın perişanlığı ne yazık ki AK Parti’de de var.
AK Parti hala el yordamıyla devleti yönetmeye devam ediyor.
“Kürdün göçü yolda düzelir…” mantığı ile, “Ya Allah…” diyerek yola çıkıyor, sonra da şaşkın şaşkın etrafına bakıyor…
Önce, “Kürt açılımı”, daha sonra da, “Demokrasi açılımı” adını koydukları sözde açılımı ellerine yüzlerine bulaştırdılar.
Neyi, ne kadar açacaklarını kendilerinin bile bilmedikleri bir açılıma, muhalefetten katkı istemek, olsa olsa, bir Cem Yılmaz parodisi olabilirdi. Öyle de oldu…
“Haydaaaa… Açıyorum işte, arkamdan gelen demokrat, gelmeyen faşisttir..” mantığı ile açılım mı olur?
Olmaz. Olursa da bu kadar olur…
Bu açılım olsun, yapılan açılımı DTP ve Kürtler kabul etsin;
Söz veriyorum gazeteciliği bırakacağım…
Ne hükümetin, ne de Kürtler adına siyaset yaptıklarını iddia edenlerin bu topraklar üzerinde gezinen hiçbir canlıyı kandırma hakları yok…
Olmayan bu hakkı tepe tepe kullanmalarının sebebi aldıkları oylar.
Demokrasi şu dakikaya kadar bulunabilmiş en iyi rejim.
En iyi rejimin en ince, en zayıf halkası da burası zaten.
İyilerin içinden en iyisinin seçildiği rejimin adıdır aslında demokrasi.
Kötünün iyisi seçilirse, bu kadar olur…