Tamam, AKP özellikle 2005’te başlayan süreçte terörü inkar etti, “Bunlar bizim kardeşlerimiz, onlara terörist demek yanlış. Bize kadar olan Cumhuriyet Hükümetlerinin politikaları yanlıştı, biz bu sorunu çözeceğiz” dedi ve bugün o Cumhuriyet hükümetleri ile 9 yıl sonra aynı noktaya geldi ama bu belaya da bir çözüm bulmak zorundayız. “Oh olsun!” diyecek halimiz yok. Sorun hepimizin.
Dikkat etmişsinizdir, terörün artış gösterdiği son günlerde konu tekrar gündeme oturdu. Çok kaba olarak sorun şöyle ortaya konuyor veya soru şöyle soruluyor; Kürt yada PKK sorunu silahla mı yoksa siyasetle mi çözülmeli?
Siyaset mi, silah mı?
Konu çok basite indirgenmiş oluyor ama devam edelim.
Türkiye aslında her ikisini de denedi. 90’larda silahlı mücadele ile PKK’nın beli kırıldı, örgüt eylem yapamaz hale getirildi fakat, olmadı. Hemen arkasından sosyal, siyasal çözümler getirilip çözüm pekiştirilemediği için başarı sağlanamadı.
Tersine benzer bir durum ise AKP Hükümeti zamanında 2005’den bugüne kadar olan süreç de yaşandı. Hukuki, sosyal, ekonomik ve siyasi taraftan başlandı ama silahlar susturulamadı, PKK bitirilemedi. Halbuki soruna adda konmuş, “Kürt Sorunu” denmiş ama bu sefer de siyasi çözümler konusunda cesaretli olunamamıştı. Çünkü toplumsal uzlaşma sağlanamamıştı. Aslında bu durumun sebepleri, 1-PKK’nın yenilgiye uğratılmış olmaması, 2-Türk toplumunun bir dayatma karşısında olduğunu düşünmesi, 3-Siyasi talebin ve çözümün ne olduğunun bilinmemesi, 4-Kürt toplumunu temsil edecek ve meşru kabul edilebilecek bir kurum veya kişinin olmaması olarak sayılabilir.
Görüldüğü gibi işin gerçeği sorun entelektüellerin sandığı kadar topluma mal olmuş ve basit değil. Ancak, çözüm silahta mı, siyasette mi diye sorulduğunda cevap şu olmalı; Kürt sorunu için siyaset, PKK sorunu için silah.
Türkiye Cumhuriyeti PKK’yı bitirmeden siyasi çözüm de olamaz. Eşyanın tabiatına aykırı. Yenilmemiş bir örgüt devam etmek ister, kontrolü-gücü-inisiyatifi elinde tutmak ister, tek bildiği güç de silahtır. Daima silahını kullanır. Boşuna silahlı devrimler önce devrimcileri yer denmemiş.
Şimdi sorunu basit değil de daha karmaşık ve gerçekçi bir alana çekelim ve işe dış dinamikleri de karıştıralım.
Çünkü, Kürt yada PKK sorunu sadece bizim inisiyatifimizde olan bir konu değil. Irak, Suriye ve İran’la da ilgili. Dört ülkenin doğrudan sorunu. Yani bölgenin sorunu. Dolayısı ile ABD, İngiltere, İsrail, Çin, Rusya, AB’de konuyla ilgili ülkeler. Basit bir sorun değil ve bölge gerçeklerinden ayırarak değerlendirilmesi mümkün olmayan bir sorun. Boşuna mı tam yeniyorken örgüt tekrar hortluyor, yada tam siyasi çözüme yaklaşmışken bir yerlerden gelen bombalar-silahlar patlıyor ve tekrar başa dönülüyor…
Biz de siyaset yapacağız diye birbirimizi ve devleti insafsızca suçluyoruz…