Talat Atilla Öcalan test edildi! Değişim var! Tüm arşivi yaktılar! 'Tekbirlerle gömün beni!' |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN Çakralar ve Uyanış |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva EGO İŞÇİLERİ |
Cengiz Altınsoy Benim güzel memleketim... |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
“Bu kitapta, Türkiye’nin dış politikada bağımsızlığa yönelik yeni arayışının –ABD için ne kadar durumu karmaşıklaştırıcı veya rahatsız edici olursa olsun – eninde sonunda Türkiye’nin, Orta Doğu’nun, hatta Batı’nın çıkarlarına daha iyi hizmet edeceği ileri sürülmektedir. Önümüzdeki on yıllık dönemde Türkiye –Modern tarihinde ilk defa – Orta Doğu siyasetinde önemli bir oyuncu haline gelecektir. Türkiye evrilmekte olan kendi kimliğine yönelik algısı ve Müslüman dünyadaki tarihi rolünün daha fazla farkına varması, öteki Müslümanların dikkatini çekmekte, ayrıca onlar da Türkiye’yi kendi menfaatleri konusunda önemli bir potansiyel müttefik olarak algılamaya başlamaktadırlar. Bölgede bir uçtan diğerine uzanan otoriteryen rejimler, liderlik ve meşruiyet konusunda derinleşen krizlere doğru sürüklendikçe ve eninde sonunda çöktükçe Türkiye’nin rolü çok daha önemli hale gelecektir.
Böylesi bir baş döndürücü ve kontrol dışı değişim ortamında çok az Müslüman ülke bu tür bir sendeletici geçiş sürecini başarıyla veya olumlu bir şekilde geride bırakabilmiştir. Gerçekten de, tarihinin bu noktasında, belki de sadece Türkiye böyle çeşitli düzeylerde olumlu bir performans gösterebilir: Nitekim Türkiye başarılı ekonomik politikaları yürürlüğe koyabilmiştir, büyük ölçüde istikrarlı, demokrasisi testten geçmiş bir siyasi düzen kurabilmiştir; canlı bir İslami kültüre sahiptir; siyasal İslam ile bir tür uzlaşma yetisi gösterebilmiştir, ki bunun örneği başka Müslüman ülkelerde pek yoktur; kendi çoklu etnik sorunlarını ele alış tarzında giderek daha gerçekçi bir yol tutturmuştur; siyasi, iktisadi ve askeri alanlarda Batı ile kurduğu yakın ilişkiyi devam ettirebilmiştir, AB üyeliğine doğru (ihtilaflı)yürüyüşünü sürdürmektedir ve de sağlam bir orduya ve güçlü bir egemenlik ve bağımsızlık duygusuna sahiptir. Bunlar öteki Müslüman toplumların yana yakıla aradığı ve şiddetle ihtiyaç duyduğu niteliklerdir. Sonuç olarak, yeni ve daha bağımsız tarzında Türkiye artık, bölgede basit bir Batı “hayranı” olarak algılanmamaktadır. Müslüman dünyada Türkiye ilk defa olumlu anlamda izlemeye – ve belki de taklit etmeye- değer bir ülke olarak görülmektedir.”
Bu satırları 2007’de yazılan ve 2008’de Türkçe olarak yayınlanan Graham E. Fuller’in “Yükselen Bölgesel Aktör Yeni Türkiye Cumhuriyeti” isimli kitabından aldım. (Timaş Yayınları)
Bir dönem ABD’nin Orta Doğu ve Türkiye politikaları konusunda en etkili ismi Fuller, okuyanlar hatırlayacaktır, ”Kemalist lobotomi”den de yani Atatürk Türkiye’sinin Orta Doğu ve İslamiyeti ihmal ettiği veya hatta yok saydığından dahi bahsedebiliyordu. Laikliğin ise bir İslam toplumuna sahip Türkiye için ne kadar hayati olduğunu ve örnek olması noktasını anlamamıştı…
Kitabında olumlu olarak saydığı hususlar bugün çok daha net anlaşılabiliyor ki Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyete ait özelliklerle oluşmuştur. O özellikler siyasal İslamcı AKP iktidarının 2008 sonrası döneminde kendi gerçeğine dönmesi ile silinmiş ve bugünkü kimlik ve mezhebe dayalı Orta Doğu toplumu ve siyaseti oluşmuştur.
Fuller ve Fuller gibilerin gerçek anlamda demokrasiyi çok gördüğü Orta Doğu toplumları özellikle Batı müdahaleleri ve “Arap Baharı” sonrası çok olumsuz bir noktadadırlar. Paris saldırısı, Orta Doğu ve İslamiyete Batının şekil vermeye çalışmasına, o İslamiyetin ve Orta Doğu’nun olumsuzluğunu ihraç etme cevabıdır.
Fuller, kitabında “Onlarca yıldır devam eden Kemalist eğilimli tarih öğretimi, genelde İslam dünyası, özelde Arap dünyası hakkında olumsuz düşünme yönünde, ülkenin beynini yıkamıştır.” diyor. Konu İslamdan kaçma değil yeni bir anlayışı, eskisinden ve olumsuzluklardan uzak kalarak gerçekleştirmeydi, anlayamamışlar…
Evet, geldiğimiz noktada laik Cumhuriyetin İslamı yaşama açısından da, Orta Doğu’da rol model olması açısından da en iyi örnek olduğu daha iyi anlaşılmıştır sanırım.
Kimse, İslamı, Türkiye’yi ve Orta Doğu’yu kendi çıkarlarına göre ve küçük dünyasına göre şekillendirmeye kalkmasın, artık…
Türkiye, şu siyasal İslamcı ve tek adamcı rejimi en az maliyetle halletsin inşallah, göreceğiz örnek ülke olmak nasıl olurmuş…
Söylenmesi gereken çok şey var…
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 22850 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |