Muazzam bir matematik üzerine kuruludur piramitler..
Pi sayısı var, Fi sayısı var, e sayısı var.. İcat edilmemişti daha bu sayılar, ama var.. Mısır’da piramitlerin (bilinen) 4 bin yıl önceki yapısında var bunlar. Sırrına akıl erdiremeyip, uzaylılar yaptı diyenler var.
Çok olmadı bulunalı; kabartmalarında satranç figürü de var..
Zira satranç denilen oyunda zekâ var, onu yöneten akıl var, strateji var, hesap var, sabır var.. Garip bir oyun satranç; daha piramitlerin alnına kazılmadan, Sümerlerin bulduğu yazıda var.
Mohaç’ta, Malazgirt’te hilal taktiğinde var.. Galata Cenevizlilerinden kızaklar için alınan yağda var. Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşında.. Sevr’i yırtıp atıp, Lozan’ı kuran en büyük dehanın önünde hep o var.
Hülasa hayatın her alanında satranç var.
Doğa şartlarına karşı oynar insan satrancı.. Savaşta düşmana, okulda sıra arkadaşına, trafikte solladığı araca, pırasa seçerken manavdaki başkaca alıcılara, kurbanlık dana pazarlığında alıcı satıcıya - satıcı alıcıya, çocuğunu emanet ettiği bakıcıya, rapor almak istediği doktora, bina kapısında karşılaştığı komşusuna karşı satranç oynar insanlar..
Attığı her adım; matematiktir, stratejidir, hayata karşı oynadığı bilinçli / bilinçsiz bir satrançtır zira.
Satranç hayattır, hayat satrancın ta kendisi..
Somut satrancın piri Garry Kasparov.. Dehasıdır satrancın Kasparov.
Vladimir Kramnik’e; 93 yılında iki at bir piyona, vezir verdi.
Satranç; vezir vermektir bazen oyunun en başında. Verdi Kasparov 93 yılında, iki at bir piyona.. Daha ‘şah’ demeden çekti sonra beyaz bayrağı Vladimir Kramnik..
Satranç; bütün derin hesapların, stratejik hamlelerin, bazen büyük risklerin sonunda devirdiğin şah’ın yanına attığın estetik bir imza..
Bilgeliğe varan yolun rampasıdır satranç. Ehilleşecek ruha yangın, akla ilaçtır satranç.
Öyleyse kimler girer bu labirente, kimler değer verir bu insanı yakıp küllerinden yeniden doğuran yangın yerine ?
Merak ettirir satranç..
Mart 2020 verilerine göre birinci sırada Norveç var. İkinci sırasında Amerika, üçüncü sırasında Çin, dördüncü sırasında Rusya, beşte Ermenistan var..
Biz mi?
Bizde tavla var. Zar atarız biz. Dükkânın önüne serdin mi tabureleri, çırak da getirdi mi tavşan kanı çayları dönsün mavra..
Avucunun içinde iyice bir çalkaladıktan sonra öpücüğü kondurup yumruğuna, saldın mı zarları tahtaya..
Artık bahtına ne çıkarsa.
Şeşiçar ve pencü se severler güzeli gencüse..
Şans yoktur satrançta, zar yoktur.. Hiçbir satranç oyuncusu mani düzmez.. Hakikat vardır o sahada, matematik, hesap, hayatın gerçekleri vardır, zorluklara karşı çözüm vardır..
Satrancın kurallarını bilen, ona azıcık saygı duyan, ortalama pazar ekonomisi bilgisine sahip birine ‘Dolar yükselince endişeleniyorum, nasıl olacak bu işler ?’ diye sorarsan..
‘Biz, yediği meyvenin çekirdeğini attığı yerden fidan bitiren topraklara sahibiz.. Teknolojiye geç kaldık güzel kardeşim, daha elektronik kelepçe aşamasındayız biz.. Ama bereketli topraklarımız var. Bizim de diğer ülkelerin de gıdaya ihtiyacı var. Bu hiç bitmeyecek.
Topraklarımızı verimli, kaliteli tarıma açarsak.. Hem kendi karnımız doyar, hem de ithal ettiğimiz ülkelerden döviz girdisi sağlayacağımız için dolar düşer.’ der.
Satranç tahtasında dama oynamayı tercih eden birine sorarsan aynı soruyu..
‘Maaşını dolarla mı alıyorsun?’ der.
Falcıların hiç boş kalmadığı, herkesin astrolog olduğu, bu kadar zarın atıldığı memlekette kimsecikler de garipsemez bu cevabı.
Dewamke..