E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Bülent Kuşoğlu

Makul, Masum ve Mağdur Çoğunluk!
29 Eylül 2010 Çarşamba

Çocukluğunuzdan beri size bellettirildiği üzere mümkün olduğunca çevresine saygılı, devletine bağlı, milletine fanatik hayran, çalışkan, akrabasını bilen, dinine bağlı, orucunu aksatmayan, namazını cuma ve bayramlarda düzenli, vakit namazlarında ara sıra kılan ama tümünü kılamadığı için rahatsızlık duyan ve bunların yanı sıra çağdaş değerleri de benimseyen birisiniz. Yer sofralarından, taşra devlet okullarından alnınızın teriyle, beyninizin gücüyle, desteksiz bir yerlere gelmişsiniz. Helalinden ev, bark, araba sahibi olmuşsunuz. Abartısız, mütevazi bir yaşantınız var. Hiçbir camiaya mensup olmamışsınız, devletinize güvenmişsiniz. Helal ve kendinize yetecek kadar bir kazanç elde etmişsiniz. Allaha hamd ve şükür ediyorsunuz. Bir gün birileri geliyor devletinize dair bildiklerinizin yanlış olduğunu, milletinizin hiç de gurur duyulacak meziyetlere sahip olmadığını, çağdaş değerlere ulaşmaya çalışmanın yanlışlığını, dindarlığınızın bireysel, imanınızın şeyhsiz çarpık olduğunu kafanıza vura vura söylüyor ve sizden öne geçiyor. Siz artık, “tuzu kuru”, “halktan kopuk”, “statükocu” ve  “Darbeci”siniz. “Değişimi yakalayamayan”, “çağdışı kalan” birisiniz. “Durun” diyorsunuz, haykırıyorsunuz,  Ben halktan biriyim, inançlıyım, ufak tefek günahları dışında imanlıyım. Hep bana öğretildiği üzere hareket ettim. Devletime sadığım, milletime bağlıyım. Ahlaklıyım. Asla çalmadım. Hak bildiğimden ayrılmadım, torpil yapmayı ar saydım!

Kimse sizi dinlemiyor, duymuyor. Devletinizden, milletinizden ve kendinizden şüphe duyuyorsunuz. Yaşama olan bağlılığınız azalıyor, yavaş yavaş hayata küsüyorsunuz.

Bilmiyorum, belki yukarıdaki satırlar size uygun, belki de bu tiplerin eksikliklerini çok güzel ortaya koyup “Oh olsun!” diyenlerdensiniz. Kimin haklı veya haksız olduğunu tartışmak amacında değilim. Bir sorunu ortaya getirmek istiyorum. Daha önce birkaç kez işlediğim bu konuyu, Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan’la Mine Şenocaklı’nın pazartesi günü yaptığı röportajında okuduğum, Şenocaklı’nın, Arıbağan’a atfen şu öz ve özet satırları üzerine tekrar gündeme getirdim; “Türkler, 80 yıldır doğru bildiklerinin yanlış olabileceği iddiasıyla karşı karşıya… Ordu, laiklik, Misak-ı Milli tartışılıyor. Tarihinden övünç duyan insanlar, Dersim’den Ermeni meselesine kadar bir çok olumsuzluklarla yüzleşmek zorunda kalıyor. Bu öyle bir yüzleşme ki travmatik olmaması mümkün değil. İşte bu yüzden kökünden koptuğunu hisseden bir Türkiye var ortada ona göre… Ve en az Kürt meselesi kadar çözülmesi zor olan bir Türk meselesi!”   

Bugün Kürtçüler toplumun en dinamik kesimi. Hem entellektüel, hem ekonomik, hem kültürel alana hakimler. Moral değerleri yüksek. Uluslararası destek yanlarında… Devlete düşmanlar…

Bugün bağımlı Müslümanlarda (tarikat, cemaat halinde yaşayan, hocası, şeyhi olan) toplumun en dinamik kesimi. Hem ekonomik, hem kültürel alana ve medyaya hakimler. Devleti ele geçirme peşindeler…

Bugün ne devleti, ne toplumu, ne Anadolu’yu tanıyan, oturduğu İstanbul’dan ahkam kesen beynelminel bir kesim de var. Toplumun en dinamik kesimlerinden. Modayı, popüler yaşantıyı onlar belirliyor. Ahlak anlayışları ve inançları ile toplum dışılar, uçtalar. Devlet, millet umurlarında dahi değil. Her daim şenler…

Türkler ise yılgınlar.

Türkler ise yorgunlar. (Türk dediğim, Kürdüyle, lazıyla, Türkmeniyle kendini Türk hisseden ve Cumhuriyet dönemi toplumsal değerleri ile yetişmiş olan mütedeyyin orta sınıf, yani eski makul çoğunluk) 

Kimseyi tenkid etmiyorum. Siyasi bir yazı da yazmak istemiyorum. İki konuya işaret etmek istiyorum;

1-Orta sınıf, makul çoğunluğun durumu -haklı veya haksız- toplumda gerçekten bir travma oluşturmakta ve hayati bir soruna sebebiyet vermektedir. Bir toplumun orta sınıfı, o toplumun en dinamik olması gereken kesimidir. Orta sınıf, orta direktir. Orta sınıfın travmasını nasıl önleyeceğiz?

2-Devletin yeniden organize edilmesi, toplumun yeni gelenekler üretmesi gereken bir değişim dönemindeyiz. Yeni Anayasa yapacağız, yeni değerlere sahip olacağız. Bu değişimi ağırlıklı olarak makul çoğunluk mu yapmalı yoksa şu sıralar toplumun en dinamik kesimlerini oluşturanlar mı?

Evet, makul, masum ve mağdur orta sınıf ne olacak?

Lütfen, siyasi kalıplardan kurtularak yorumlayın.

Bu vatan hepimizin.

 

E-posta   Facebook   Twitter     Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
Bu yazı 10987 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
YORUMLAR
Toplam 14 yorum var, 5 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
sabriye 1 Ekim 2010 Cuma 10:28

Yazı yazmayı öğrenmek herşeyden önce DÜŞÜNCEYİ öğrenmektir;En kolay şey ise,insanın kendisini aldatmaktır.Çünkü bir insan genellikle istediği şeyin GERÇEK olduğuna inanır.Oysa KARŞILIKLI HATALARI KABULLENMEK GEREK!Helede bu hatalar gerekli yerlerden tescillenmişse;Üstelik KENDİ düşünce taraftarlarından!Valla arkadaşlar rastgele bir DOĞRUYA ulaşmaktansa,YÖNTEMLİ bir çabayla YALNIŞA ulaşmayıda tercih ederim.Akıllı insanlarsınız vesselam.Ne demek istediğimi eminimki anlayacaksınız!

Yorumu oyla      54      49  
Misafir 30 Eylül 2010 Perşembe 21:42

Benim Lise sonda not vermede cok fukara bir Edebiyat hocam vardi sizin yorumlarinizi okusa, alim Allah belki de erken emekliligi bile göze alabilirdi.Benim vermek itedigim mesaji alamiyorsaniz sucu kendinizde arayin lütfen.Hepimizin eksik taraflari vardir,bunlari birilari görünce ancak bunlarin sayisini azaltabiliriz.Yoksa senin gözlerin görmüyor yaklasimlariyla oldugumuz yerde sayariz.Lütfen elestirilere biraz daha fazla sabir.Syglr

Yorumu oyla      55      49  
sabriye 30 Eylül 2010 Perşembe 21:05

Benim yazdıklarımı BEĞENMEMENİZ UMURUMDA BİLE DEĞİL:)Gerçekleri görmemeniz için KÖR olmanız lazım.Ama pardon gerçekler SESSİZ olur,yalanlar ÇIĞLIK!

Yorumu oyla      56      51  
Misafir 30 Eylül 2010 Perşembe 17:47

Köse yazari ile okuyucularinin bir birine benzedigine bugün sahit oldum.Yazarimizin hic bir site de esi benzeri yoktur.Gel gör ki her halde yogun calisma temposundan olacak yazdigi köse yazisina fazla önem vermemis olabilir.Yorumculara ne demeli?biri yagmurda islanmis,birinin akli hala referandumda kalmis,digeri yeni AYS ile Turizimin patlayacagindan dem vuruyor.Yahu, dogru dürüst sizlere yakisan yorum yazin.Simdi beni burda birde kalkar elestirirsiniz,yine yorumculari yorumluyan yorumcu diye.

Yorumu oyla      54      52  
sabriye 30 Eylül 2010 Perşembe 09:59

sonra bir İÇE BAKIŞ!Ülkemin kara kırılgan zemininde BİR YÜRÜYORUM,ÜÇ DÜŞÜYORUM artık.Zira durum ortada.VEE birçok insanımızında benim halimde olduğundan eminim.Dışarda alabildiğine yağmur yağıyor.Ama boşa gidiyor bu yağmur BOŞUNA yağıyor.HALK olarak artık bizi YAN YANA,OMUZ OMUZA ISLATMIYORSA ne önemi varki sn yazar?VE sn yazar elleriniz yüreğiniz dert görmesin.Umarım bu yazıyı gerken yerler okur umarım.

Yorumu oyla      59      53  
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
galatasaray
twitter
Ukrayna
Christoph Daum
ütopya
Ayşe Ersöz
yargıtay
Carlos Arroyo
Erbil