Televizyon kanallarının birinden mutlaka izlemişsinizdir. AKP’nin 10’uncu yıldönümü nedeniyle her kanalda sanki bedava imişcesine bol bol yayınlanan müthiş bir reklam var. Kurgu müthiş, müzik damardan… Gerçi en fazla tahrip ettiği kesimle başlıyor; fırıncı, berber, terzi, manav esnafı bu sihirli müzik eşliğindeki sihirli görüntüleri izlerken dertlerini unutuyorlardır sanırım ama benim belirtmek istediğim bu değil. Benim canımı sıkan hele de bugünlerde hemen her gün şehit haberleri gelirken, özellikle esnafın çocukları şehit edilirken bir mehmetçiğin resmi üniforması ve elinde Türk bayrağı ile AKP’lilerin arasına katılması… Mehmetçik partili oluyor…
Bu istismar reklamı neyi ifade ediyor?
Ekranda Mehmetçik AKP’li oluyor, gerçekte Mehmetçikler şehit oluyor…
Üstelik Siyasi Partiler Kanununa da aykırı.
İstismarı bu boyutlara da çıkarmayalım artık.
“Ayıp” desek az kalacak. Ne diyelim?
***
Daha önce de değinmiştim. Alabildiğine kutuplaştık. Ülkenin birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğu şu günlerde aramızda uçurumlar oluştu, gittikçe derinleşiyor. Siyasette orta kesim yada merkez diyebileceğimiz bir bölüm yok artık. Ya AKP’li-Tayyipçi-Cumhuriyet karşıtıyız yada Cumhuriyetçi veya AKP karşıtı. Bu makul ve daha tarafsız düşünebilen kesimin olmaması demek. İki kutuplu ve merkezi olmayan siyaset partiler arasında geçiş olmaması demek. Artık haklı yada haksız partilerin yaptıklarının arkasında sadece eleştirel yaklaşan veya asla eleştirmeyen bir taraftar kitlesinin olması demek. Nasıl futbolda taraftar takımını sadece kaybettiğinde eleştirirse siyasette de aynen bu şekilde sadece kaybettiğinde eleştirmesi demek. Bir kesime göre iktidar süper bir kesime göre ise hain. Tayyip Bey birilerimiz için süper, birilerimiz için ise başbelası.
Normalimiz yok artık.
İtiraz eden sadece bizim yorumları okusun yeter…
Nerede ise her yorumcu konu ne olursa olsun belli bir safta. “Geçen olayda iktidar yanlısıydım ama bu konu farklı, bu defa muhalefet haklı” diyen yok. Yada tam tersi. Bu anlayış iktidar partisine çok rahatlık sağlar ama ülkeye de çok sıkıntı getirir. Dikkat ederseniz iktidarın Libya kıyılarına asker sevk ettiği yada Suriye’yi tehdit ettiği bir noktada dahi kamuoyuna ve muhalefete bilgi verme yada onların desteğini lütfen alma eğilimi yok. Ben ne yaparsam doğru anlayışı var. Nasılsa kendi cenahı asla eleştirel yaklaşmıyor, neden yapasın ki…
Bu durum yavaş yavaş günlük yaşamımızı da etkilemeye ve ayrışma topluma da sirayet etmeye başladı. Fanatizm stadyumları aştı, adeta sokaklarda da mücadele eden taraftarlar gibiyiz. Asmalı Mescit olayı, şortlu voleybolcu kıza atılan tokat, Erzurum’da sigara için bayana linç girişimi gibi… Tabi medyaya yansımadığı için de bilmediğimiz binlerce olay ayrıca var. Libya’da ki olaylar esasında kabile temelli imiş. Yani aslında demokrasi-özgürlük mücadelesinin altında kabileler arası mücadele varmış. Bizde o noktaya gidiyoruz nerede ise…
Biz sonuçta makul insanlarız ama bu koşullarda makulü buluncaya kadar çok zarar görürüz.
Ben Başbakan’ın “Herşeyi ben bilirim, en büyük benim, ben insan üstüyüm” havaları ile sorunları çözebileceğini düşünemiyorum. Terör konusunda dahi ülkenin değil de kendisinin karizması çiziliyormuş havalarında bir yaklaşımı var… Bu kadar şişik ego kimseye hayretmez.
Allah yardımcımız olsun.