BDP milletvekilleri, ellerine bir Türk bayrağı alarak Sinop’a gitselerdi ve “Bu güne kadar bu ülkeyi istemeden çok üzdük, ancak girilen süreçte bizim de haklarımızın verileceğini, kimliğimizin tanınacağını umuyoruz. Hep birlikte bu güzel ülkede, bu bayrak altında, asla bölünmeden barış içersinde mutlu yaşamak istiyoruz. Buraya gelişimizin sebebi de yeni bir dönemin başlangıcında dostluk elinizi sıkmak” deselerdi tepki gösterilmesi durumunda, Sinoplular, Samsunlular çok ayıp etmiş olurlardı. Ancak, yıllardır çocuklarını, kardeşlerini öldürenlerin arkasında duran, destekleyen bu partinin milletvekilleri hiçte öyle gitmediler. Sanki savaşı kazanmışlarda zafer turuna çıkmış gibi oralara gittiler ve geçmişte çocuklarını, kardeşlerini kaybetmiş olmaktan dolayı öfke dolu, ülkelerinin bölünmesi veya sistemlerinin kaybedilmesi korkusunu yaşayan insanların tahrikine sebep oldular.
AKP Hükümetinin bilgisi dışında oralara gitmeleri mümkün değildi. Mutlaka Hükümet’in bilgisi dahilinde gittiler. Peki Hükümet ve BDP’liler bu sonucu beklemiyorlar mıydı? Bu kadar saf olamazlar. Mutlaka tepki olacağını öngörüyorlardı. Birgül Ayman Güler, bugünlerde Diyarbakır’a aynı şekilde gitse tepki görmez miydi? Ona bile bile halkı tahrik ettin, olayların sorumlusu sensin demez miydik?
Peki, olayların çıkacağını bile bile neden böyle davrandı BDP’liler ve onları gönderen Tayyip Bey?
Çünkü, artık Türklerle, Kürtlerin bir arada yaşayamayacağını göstermek istiyorlar. Halkı bölünmenin gerektiğine inandırmak istiyorlar. Anayasa’da bu ayrılığı perçinleyen maddelerin rahat geçmesini sağlamayı hedefliyorlar. Psikolojik bir eylem. Politik psikoloji…
Politik psikoloji Türkiye’de bu olayla başlamadı. Çoktandır var ama bu dönem toplum ve devlet kurumları üzerinde en yoğun şekilde uygulanıyor. Toplum onun için bir garip!
“İmralı Barış Süreci” ile birlikte Türkiye’de terör yeni bir döneme girdi ama asıl Türkiye yeni bir döneme girmiş oldu. Dönüşü olamayan bir yola… Artık, Türkler ve Kürtler olarak ayrıldık. Türkler tedirgin, endişeli ama özellikle batıda yaşayan Kürtler daha da endişeli. Bu işin gelinen noktada tek bayrak, tek ruh, tek devlet, tek millet düzleminde kalmayacağını seziyorlar… Batıda bundan sonra Kürtlerin veya Kürt Kökenlilerin ayrılıkçı olduğu bilinerek istihbaratta, emniyette, kilit devlet dairelerinde çalıştırılmaları, ihaleleri almaları söz konusu olabilir mi, bu bölünme varken? Hiçbir şey olmamış gibi olabilir mi?
Tayyip Bey, çok tehlikeli oyunlar oynuyor. Ülke devletiyle, toplumu ile baştan aşağı yerinden oynatılırken “İmralı Barış Süreci” hakkında TBMM’e bilgi verme gereği dahi duymuyor.
AKP ve BDP değil, (Birçok AKPli gelişmelerden bi-haber) Tayyip Beyin yakın çevresi ve BDP/PKK Türkiye’ye karşı bir oyun oynuyorlar… Yine eksik oldu, işin doğrusu Tayyip Bey ve çevresi ile ABD/İsrail menşeli bir oyun Türkiye’de oynanıyor. Hırslı, sıfır devlet adamı sırf siyaset adamı Tayyip Bey’de bu işin gönüllüsü… Başkan olacak hazret! Baksanıza 11 yıldır Başbakan olduğu ülkede bazı milletvekilleri batıya gidemeyince muhalefeti suçluyor, doğuya gidemeyen milletvekilleri olduğunda Ankara’nın doğusuna gidemezsiniz diye seviniyor. Sorumlunun kendisi olduğunun farkında dahi değil.
Lütfen, kendini bu ülkeden, toplumdan az-çok sorumlu görenler, Allah’ın adıyla “oku”yun, görün oynanan oyunları, bırakın günlük siyaseti…
Allah hepimizi özellikle devlet yönetiminde adaletsizliklerden, kötülüklerden, azgınlıklardan ve hayasızlıklardan korusun…