Gelecek yıl Merkezi idare bütçemiz ne kadar olacak biliyor musunuz?
351 milyar lira. (Harcama)
Peki, Sosyal Güvenlik Kurumu (Eski SSK, BAĞKUR, ES) bütçesi ne kadar?
161 milyar lira. (Harcama)
Bu gidiş devam ederse 2030’larda Merkezi İdare ve SGK bütçesi eşitlenebilir mi?
Bu popülasyon ile aktüeryal hesaplara göre eşitlenebilir. Bunun ise anlamı geleceğin emekliler açısından kötü görünüyor olmasıdır. Çünkü, devlet, şimdiki koşullar devam ederse bu kadar büyük bir emekli yükünü kaldıramaz.
Rahmetli Vehbi Koç’un gençlere bir öğüdü vardı; bir yabancı dil, otomobil ve daktilo kullanmasını mutlaka öğrenin. Şimdi gençler bunları biliyor, daktilonun yerini de bilgisayar aldı. Ben de bir tavsiye de bulunma durumunda olsam herkese yukarıdakilere ilave olarak sosyal güvenlik haklarınızı bilin ve sahip çıkın derdim. İnanın çok önemli. Gelecek ise bir az önce yazdığım rakamlarda olduğu gibi çarpıcı ve endişe verici...
Aslında burada devlete çok önemli bir görev düşüyor; Hem kendisi sosyal güvenlik bilincine sahip olacak hem de vatandaşına sosyal güvenliğin ne denli önemli olduğunu kavratacak. Peki devlet bu anlayışa sahip mi? Doğrusu sanmıyorum. Eğer, öyle olsaydı devlet taşeron çalıştırmayı kendi bünyesinde kabul eder miydi?
Taşeron çalıştırmak demek bugün kamu işçi ve memurlarını kadrolu yapmanız durumunda çok maliyetli görmeniz ve bu kişileri özel şirketler vasıtası ile ucuza çalıştırmanız demektir. Peki bu kişiler sizin vatandaşınız değil mi? Bu gün esirgediğiniz maliyet yarın onlar gelirsiz, emekli aylığından ve sağlık yardımlarından yoksun kaldıklarında sizin daha büyük bir maliyetiniz olmayacak mı? Bu gün 13 milyona yakın vatandaşa kim bakıyor?
Devlette devamlılık olmalı ve ülkenin yarınları da mutlaka düşünülmelidir. Ayrıca sosyal güvenlik bir insan hakkıdır.
“Bu yazı, bu konu nereden çıktı?” diyebilirsiniz. Belki bu konu resmi bir köşe yazısı konusu gibi düşünülebilir ama inanın bu konu sonuçta bizler için, çocuklarımız için ve torunlarımız için çok hayati… Biz toplum olarak bu sosyal güvenlik ve sağlık konuları önümüze sorun olarak gelmeden değerlerini anlayamıyoruz. Değerini anlasaydık geçen yazdığım gibi emekli vekil aylıkları için gösterdiğimiz tepkinin bir benzerini aynı kanun içersinde olan ve topluma bindirilen 2 milyarlık ilaç yükü, Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen Emekli Sandığına tabi çalışanlara tazminat ödenmesinin önünün tıkanması ve yeşil kartlılara getirilen sınırlamalar konusunda gösterirdik.
Bu size sıkıcı geldiğini tahmin ettiğim konuyu bir fıkra ile bağlayayım;
Bir mecliste Kuran-ı Kerim'den söz açılmış. Kuran'ın eşsizliğinden ve olağanüstü bir eser olduğundan bahsedilirken, odanın bir köşesinde kendi halinde çubuğunu içmekte olan bir Bektaşi söze karışmış, "Evet, Allahın kelamı cidden eşsizdir. Amma, yazısı biraz karışıktır!" demiş. Dinleyenlerden biri hayret ve öfkeyle sormuş, "Karışık mıdır, nerden biliyorsun?" Bektaşi acınacak bir tavırla cevap vermiş, "Alnımın yazısından!"
Alnımızın yazısı bizim inancımıza göre cüzi irade başlığıyla biraz da bizim elimizde olan bir konu…