03-03-2104 tarihli köşe yazımda, "Kuyumcuya kaset baskını." başlıklı yazı kaleme aldım. Yazımda, Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'la yaptığı konuşmada montaj yaptığı iddia edilen, İstanbul Şirinevler'deki, "B.... Kuyumculuk"un sahibinin gözaltına alındığını yazdım.
Son sözümü baştan yazayım; ne yazdıysam, kelime kelime arkasındayım.
Yazımın doğruluğundan zerre kadar şüphem yok.
Olayla ilgili sorumlular ortaya çıkacaktır.
Bu yazımdan sonra çok ilginç gelişmeler yaşadım.
Yazımın çıktığı gün, değerli dostum, FOX TV genel yayın yönetmeni Doğan Şentürk arayarak, "Haberle ilgilenmek istiyorum." deyince, "Elbette, bir mahzuru yok." yanıtını verdim.
Montaj iddiasıyla basılan bir kuyumcuyu yazdım, cemaat aradı!
Doğan Şentürk'ün arayışını bir gazetecilik refleksi olarak değerlendiriyorum ama bir süre sonra, cemaate ait bir gazetenin İstanbul muhabiri S.Ö. arayarak, "B.... kuyumculuk haberine devam edecek misiniz? Bu haber, niye size geldi? Haberiniz doğru olsaydı, gözaltına alınan kişilerin, UYAP'ta kaydı olmaz mıydı? " gibi ilginç sorular sordu.
Ben de verilmesi gereken yanıtları verdim.
Yazımda, kuyumcunun ismini söylemediğim, hatta; haber amacından sapmasın, her hangi bir yapı kendisini hedef olarak algılamasın diye, ne paralel, ne cemaatle ilgili tek bir satır yazmadığım halde, cemaatin önemli bir gazetesinin muhabiri haberimin kaynağımı öğrenmeye çalıştı. Daha da ötesi, haberimin öznesi olarak kabul ettiği söz konusu işletmenin basın sözcüsü gibi davrandı.
Ben, Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın ses kaydı ile ilgili operasyonu yazıyorum, başka bir gazete, haberin derdine düşüyor.
Çok ilginç!
Beyhan Kuyumculuk ise; yazımda ismi zikredilmediği halde, gazeteye telefon açtıklarını, gazeteden, "Yazıda ismi geçen kuyumcunun 'Beyhan kuyumculuk' yanıtı verildiğini" iddia ediyor.
Bu gazetede, dışarıdan gelen telefona bilgi verecek tek bir çalışan yoktur. Beyhan kuyumculuk bu iddiasını ispat edemezse, üzerine alınarak, kendisini savunduğu zemin çökecektir. Herhangi bir mahkeme kararı olmamasına rağmen, Beyhan Kuyumculuğun bize gönderdiği açıklamayı özet olarak aktarıyorum.
Beyhan Kuyumculuk
Haberinizin çıktığı gün iki sivil memur geldi. FOV TV ekibinin gelmesiyle, gazeteniz aranınca, B.... harfi ile zikredilen kuyumcunun Beyhan Kuyumculuk olduğu yanıtı verilmiştir.
Şirinevler semtinde B harfi ile başlayan iki kuyumcu vardır. B. kuyumculuk olarak bahsedilen müvekkilim hakkında hiç bir soruşturma yapılmadığı gibi, haberde bahsedildiği gibi bir emniyet operasyonu yapılmamış, müvekkilim hiç bir zaman gözaltına alınmamış ve sorgulanmamıştır.
Çankaya savaşı
Başlığı görünce, muhtemelen, Başbakan Erdoğan ve Abdullah Gül aklınıza gelmiştir ama Erdoğan’ın son açıklamalarından sonra ibre Gül’ü gösterdiği için şu aşamada fazla yoruma ihtiyaç yok.
Çankaya savaşından kastım, Ankara’nın Çankaya ilçesinde CHP ve Ak Parti arasındaki belediyeyi kazanma savaşı.
Çankaya, CHP’nin her zaman kalesi oldu. Yarışın favorisi halen CHP ama aday seçimindeki gecikmenin yanında, eski Çankaya belediye başkanlarından Doğan Taşdelen’in oğlu Alper Taşdelen’in aday olarak açıklanması, CHP’de sıkıntı meydana getirdi.
Tartışma, Belediye başkanlığının babadan oğula geçen bir makam olmaması gerektiği noktasına kilitlendi ama CHP’liler, kısa süre sonra bu tartışmayı noktalamayı becerdi.
Tüm bu tartışmalar yaşanırken Ak Parti, Çankaya seçmen profiline uygun olarak, alevi kökenli, TUGİAD Başkanı Barış Aydın’ı aday gösterdi.
Aydın, Ankaralı vatandaş ve gazetecilerin yakından tanıdığı, 42 yaşında bir genç.
Rakibi CHP adayı Taşdelen de Aydın’dan daha genç; 40 yaşında…
Çankaya seçimlerini kritik yapan başka bir unsur da, CHP’den aday olamayınca, DSP’den aday olan Bekir Ödemiş. Eski Ürgüp belediye başkanı da olan Ödemiş’in, CHP’nin oylarını önemli oranda böleceği söyleniyor.
Son tahlilde; Ak Parti, bu seçimlerde, Çankaya’da şimdiye kadar aldığı en yüksek oya ulaşabilir ama Çankaya’nın favorisi halen CHP görünüyor.
CHP&DSP çekişmesinden AK Parti’nin kazanma ihtimali az da olsa var.
*Bu yazı Talat Atilla’nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…