Türkiye Cumhuriyeti’nin Recep Tayyip Erdoğan tarafından ele geçirildiği konusunda şüpheniz var mı? Hiçbir yargı organı Erdoğan ve çocuklarını yargılayamıyor. Sanki Türkiye Cumhuriyeti değil de RTE Cumhuriyeti... Yargı, yürütme, yasama, istihbarat kuruluşları, ağırlıklı olarak medya, önemli ölçüde sivil toplum kuruluşları ve iş dünyası kontrolünde… Oğluna (TURGEV) yurt dışından 100 milyon dolar geliyor, ne denetim var, ne nedir diye bilgi verebilen bir resmi kuruluş… Savcı soruşturma dolayısı ile ifadeye çağırıyor gitmiyor, polisler birbirine giriyor, Savcı yerinden oluyor. Evindeki paralarla ilgili oğluyla konuşmaları yayınlanıyor, kendi cenahından ses gelmiyor, soruşturma açabilen yok. Aralık’ta istifa eden 4 bakanı ile ilgili henüz Komisyon kurdurtmadı…
Küresel güç yarışının yapıldığı çevremizde özellikle Ortadoğu’da çok büyük kaos var. Bölgede küresel güçlerin tepişmeleri genellikle ters tepip bölge ülkelerini ve halklarını vuruyor. AKP’nin yanlış politikalarıyla bizde Ortadoğu bataklığına girmiş durumdayız. Bizde de etnik bölünme riski ve inanca dayalı ayrışma var. Bayrağımız yerlerde süründürülüyor, askerimiz tutuklu ve devlet sahipsiz… Yarın biz de de mezhep çatışmalarının olmaması veya cılız demokrasimizin ve rejimimizin yıkılmaması için çok sebep kalmadı… Devlet kurumları daha fazla direnecek gücü bulamıyorlar. Rejim değişikliğine ramak kalmış durumda…
Türkiye’nin diğer toplum koşullarını biliyorsunuz; Tek adam yönetiminin bilerek kutuplaştırdığı, kemikleştirdiği endişeli ve gelecek kaygısı taşıyan bir seçmen kitlesi… Eğitim düzeyi oldukça düşük, gelir dağılımı oldukça bozuk bir toplum…
Kavram karmaşası yaşayan bir toplum oluştu. Özellikle siyaset ve din kurumlarındaki kavram karmaşası Erdoğan’a hizmet ediyor, onun işine geliyor, yönlendiriyor… Bir arada düşünülmemesi gereken kavramlar içleri boşaltılarak Erdoğan siyasetin hizmetine sunulmuş durumda... Erdoğan’ın kutbu dindar, Müslüman, muhafazakar demokrat, sünni karşı taraf ise solcu, dinsiz, İslam karşıtı, cami yıkıcı, alevi, laik… Halkın anladığı bu…
Bu koşullar altında yakın zamana kadar dış desteği de olan Erdoğan’a karşı girilen tüm seçimler kaybedilmeye mahkumdu ve kaybedildi… Para, medya, devlet, iş dünyası yanınızdaysa ve sizde hem İslamcı hem de gerektiğinde milliyetçi olabiliyorsanız eğitim ve kültür seviyesi düşük bir toplumda eğer kötü niyetiniz de varsa çok şey yaparsınız…
Erdoğan’da devleti bir baas devleti gibi kendine bağlı olarak, inanç temelinde, bir Ortadoğu devleti yapı ve anlayışında yeniden kurma peşinde… Cumhurbaşkanlığı seçimi bu konuda son aşama… Güçlü bir cumhurbaşkanı olursa cumhurbaşkanı olmakla kalmayacak devlet başkanı olacak… Çevremizdeki bir çok ülkede olduğu gibi…
Bu durumda cumhurbaşkanı seçimi için oyun kurallarını değiştirmek gerekmez mi?
CHP’li veya MHP’li bir aday gösterilmeyerek, dindar kesimden olduğu şüphe götürmeyen bir aday gösterilerek yapılan da budur. Oyun ve kurallar değiştirilmiştir.
Şimdi Erdoğan, CHP’nin 30’ları 40’ları şöyle-böyleydi, bunlar dinsizdi, adayları da öyle, ezberini kullanamayacak… Kutuplaşmayı kolaylıkla yapamayacak ve tartışılan kimin daha makul olduğu olaylara nasıl baktığı, bilgi seviyesinin ne olduğu ve nasıl bir cumhurbaşkanlığı yapacağı olacak… Erdoğan’ın devlet adamı olmadığı daha net olarak görünecek…