Kitaplara bakarsanız totaliter devletlerin yada hükümetlerin özelliklerini şöyle sıralarlar:
1-Örgütlü muhalefetin yok edilmeye çalışılması veya yok edilmesi.
2-Parti ile devletin bütünleşmesinin sağlanmaya çalışılması.
3-Toplum yaşamının tek merkezden düzenlenmeye çalışılması.
4-Ulusal önder veya lider yaratılmasına çalışılması.
5-Ekonominin kontrolünün ele geçirilmesi.
Yukarıdaki maddelerden AKP veya Tayyip Bey’e uymayanı var mı?
Bana göre hepsi uygun, hatta cuk oturuyorlar ama belki bazıları şiddetle karşı çıkar. Fakat insaf etmek lazım…
1- Ülkede az-biraz olan örgütlü sivil toplum muhalefeti kaldı mı? Spor camiasından iş dünyasına, sendikalardan medyaya kadar “Ergenekon” gibi bahanelerle sindirilmeyen kesim var mı?
2- Bugün AKP deyince kafasında devlet algısı oluşmayan var mı? Sadece gıda ve kömür yardımı alanlardan bahsetmiyorum, en tepedeki iş adamları için de bu durum geçerli değil mi? Daha geçen haftaki AKP’li vekilin çocuğu ve sıraya girmiş devletin polisi görüntüleri başka neyi çağrıştırabilir?
3-Toplum yaşamı tek merkezden düzenlenmeye çalışılmıyor mu? Daha geçenlerde Tayyip Bey bizzat bir üniversite ve festivale bira içilmesi gerekçesi ile müdahale etmedi mi? Dindar ve kindar bir nesil yetiştireceğini söylemedi mi?
4-Tayyip Bey eğer başarabilir ise sadece Türkiye için değil Ortadoğu içinde liderlik rolüne soyunmuyor mu? Son zamanlarda Suriye nedeni ile çok şeyini kaybettiğine bakmayın, amacı değişmedi, hatta Suriye hır-gürü arasında sahibinin sesi Bekir Bozdağ yine başkanlık sistemine geçeceğimizi dile getirmedi mi? Devlet adamı ve birikimi olmayan bir adam karizmatik diye kaç yıldır topluma yutturulmuyor mu?
5- Ekonominin kontrolü ister kamu ister özel sektör için olsun AKP Hükümetinde değil mi? Mevcut durumu normal olarak niteleyebilecek bir tek insaflı Allah’ın kulu var mıdır? Artık kanunlar ihale yasasından muafiyetle çıkıyor, ihale kanunu varsa ise sonuç belli değil mi?
Bu konulara şunun için girdim; Hem demokrasi ve özgürlükler açısından, hem de ekonomik konular açısından hem de dış ilişkilerimiz yönünden iyi bir noktaya doğru gitmiyoruz ve bunun farkında olmak zorundayız…
Geçmişin ne olduğu, AKP ve Tayyip Beyin geçmiş 9 yılda ne kadar başarılı olduklarının hiçbir önemi yok. Nereye gittiğimizin önemi var ve iyi bir durumumuz yok. Gelecek iyi görünmüyor. Geçen yıl güya dünyanın en iyi büyümelerinden birini yaşamışız ve yüzde 8.5’lik büyüme yakalamışız. Peki yine geçen yıl nasıl olmuş da 500 büyük sanayi kuruluşu anketinde karlılık düşmüş, borçlanma artmış ve her 4 şirketten biri zararlı olmuş? Yüzde 8.5 reel büyüme olan bir yılda sanayi şirketleri küçülür mü? Sanayi küçülüyor da büyümeden payı çalışanlar ve emekliler mi alıyor? Hayır, onlarda reel olarak büyüme rakamının altında pay almışlar. Peki büyüyen kim?
Fener- Galatasaray maçında ki herhangi bir pozisyon konusunda nasıl neredeyse tüm Fenerliler ve Galatasaraylılar aynı düşünüyor ise benzeri fanatizmi burada da yaşayacağız, bu kesin… Peki biri bana cevap verebilir mi? Eğer, özellikle bir ramazan ayında Türkiye Başbakanı Kılıçdaroğlu veya Bahçeli bir İslam ülkesinde Müslümanlar arasında çatışmayı körüklese, onlardan bazılarına Batı adına silah verse ve diğer Müslümanları da yine Batı adına aşağılasa ne olurdu? Kendi ülkesini de riske sokacak bir Kürt devleti oluşumuna sebep olsa ne yaşanırdı?
Siz gerçek bir Müslüman olarak, Başbakanınıza Cuma çıkışı neler derdiniz, neler yapardınız?
Bir sorum daha var; Aydınlara, milliyetçilere ve Müslümanlara ne oldu?
Bu sorumun cevabını bulabilirseniz siz bu topluma ne olduğunu da fark eden azınlıktansınız demektir…