Ali Rıza Bozkurt, petrolden gıdaya ticaret yapan uluslar arası şirketlerin sahibi bir iş adamı. Azerbaycan ve Kazakistan petrollerinin pazarlanması anlaşmasını imzalayan ilk firmanın sahibi olmasından dolayı, “Müthiş Türk” lakabını aldı. Duayen gazeteci Rahmi Turan ve eşi Emel Turan Hanım'la birlikte Ali Rıza Bozkurt’un sahibi olduğu Altın Köşk’ün misafiri olduk. Ankara Bilkent’te ünü yurt dışına taşan Altın Köşk, Türk-İslam mimarisini iç ve dış cephelerinde simgeleştirmiş gerçekten muhteşem bir yapı. Osmanlı Hanedanı’nın eşyaları ile döşenmiş evin bir çok yeri altınla döşenmiş. Bozkurt’un muhteşem köşkü Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından mimarlık ve müze haline getirilmiş. Sohbet sohbeti açınca, Bozkurt’un Başbakan Erdoğan’la ilk tanışmasını da öğrenmiş oldum. Erdoğan’ın İstanbul İl Başkanlığı yaptığı dönemler… Yani, 1985-1986’lı yıllar… Ali Rıza Bozkurt gazeteci Ufuk Güldemir’e yalısında randevu verir. Randevu saatine yakın yalının kapısından Erdoğan’ın girdiğini gören Bozkurt çok şaşırır. Çünkü, o güne kadar hiç tanışmadığı Erdoğan, kendisini ziyarete gelmiştir. Beklenmeyen misafirini kapıda karşılayan Bozkurt’un kafasında iki endişe vardır. O dönem Ufuk Güldemir’le arası iyi olmayan Erdoğan, Güldemir’le karşılaşırsa, tatsız bir durum olur mu? Ve elbette, hiç tanışmadığı Erdoğan evine neden geldi? Bozkurt’un bu iki endişesi Tayyip Erdoğan’ın tek sorusuyla ortadan kalkar; “Pardon, burası Erdoğan Demirören’in yalısı değil mi?”
Durum anlaşılmıştır. Erdoğan, Demirören’in yalısı yerine yanlışlıkla Bozkurt’un yalısına gelmiştir. Bozkurt; “Demirören’in yalısı yan tarafta” deyince, Erdoğan, “yanlışlık olmuş” diyerek yalıdan ayrılır.
Başbakan Erdoğan’ın, Milliyet ve Vatan’ın sahibi Erdoğan Demirören’le hukuklarının yeni olduğunu iddia eden gazeteciler, sanırım bu anekdot sonrası yazılarını revize ederler…
Dikkat! İnşaat var!
Başbakan Erdoğan’ın 29 Ekim Resepsiyonu sırasında Çankaya Köşkü’nde söylediği “ben masrafı sevmem” sözlerinin Çankaya Köşkü’nde inşasına karar verilen lüks binaya yönelik olduğunu düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Gül, Köşk’e yerleştirdiği yeni personel için E Blok inşaatının yenilenmesi yönünde talimat verdi. E Blok için yeni proje çizildi. Mobilyaların ise ithal İtalyan mobilya olması yönünde sözleşme belirlendi. Fizibilite çalışması sonucunda binanın 15 milyon lira (trilyon) maliyetle bitirilmesi hesaplandı. İnşaatı iki yıl sonra tamamlanacak ve 2014’te halk tarafından seçilecek Cumhurbaşkanı’nın personelinin kullanacağı binaya Gül’ün yatırım yapması ise dikkat çekici. Hükümet kanadındaki rahatsızlığın bir nedeninin de bu olduğu ifade ediliyor. Gül’ün binayı yeni cumhurbaşkanının personeli için yaptırmadığı, kendisinin bir dönem daha seçileceği hesaplamasıyla uzun vadeli yatırımlara giriştiği iddia ediliyor.
Nazmiye Demirel bitkisel hayata girdi!
Uzun süredir Başkent Üniversitesi’nde Parkinson tedavisi gören eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in eşi Nazmiye Demirel’in durumu çok ağırlaştı. Aldığım bilgilere göre basından gizlenen son durum şöyle; kendisini, muhatabını tanımayan, konuşamayan ve yerinden kımıldayamayan Nazmiye Demirel bitkisel hayata girdi. Yatağa bağımlı olduğu için sırt bölgesinde de ağır yaralar oluşan Nazmiye Demirel’in tüm fonksiyonları makine yardımıyla çalışıyor. Tıbben vefat ettiğini de söyleyebiliriz. Eski Cumhurbaşkanı Demirel’in de rahatsızlığı nedeniyle 3 kez Başkent Üniversitesi’ne kaldırıldığı ama basının yalnızca bir tanesini yakalayabildiğini öğrendim.
Yine kaset vakası mı?
Bir gazete, “Genel ve yerel bir çok siyasetçinin kaseti var” başlığını atınca yazmadan geçemedim. Yaklaşan yerel seçimler, Türk siyasetinin hastalıklı yapısı haline gelen kaset, fotoğraf ve ses kayıt savaşlarını yeniden gündeme taşıdı. Prensip olarak bu tarz gelişmelerin haberleştirilmesine karşıyım ama siyasetçilerin de özel yaşamlarına dikkat etmesi şart. Şu da var tabi; Kendi yaşantısına özen göstermeyen siyasetçiyi, gazeteci niye korusun? Uygunsuz görüntülerin siyasetçilerin sonu olduğu bilinmesine rağmen, siyasetçiler bu tehlikeli oyundan bir türlü vazgeçmiyorlar. Eski Keçiören belediye Başkanı ve MHP’li yöneticilerin uygunsuz kasetlerinin çıkmasından sonra siyaset yaşamlarını noktaladıkları biliniyor. Somut materyalleri olduğu söylenilen bu haysiyet cellatlarının yeni hedeflerinin Ankara’nın az gelişmiş ilçelerinden birisinin belediye başkanı olduğu söyleniyor. Yakında ortalık ısınabilir.
Kırmızı halı eksik!
Açlık grevleri konusunda Başbakan Erdoğan kimi zaman sert kimi zaman alaycı söylemlerde bulundu ama icraatta durum oldukça farklı. Kabine üyelerinin söylem ve icraatları tersi yöndeydi. Öcalan’a açlık grevlerini bitirmesi için bir yalvarılmadıkları kaldı. Kardeşi önce uçakla İstanbul’a ardından deniz yoluyla İmralı’ya götürüldü. Bütün bu trafikte devletin olduğu açık. Doğrusu Öcalan’ın önüne ne zaman kırmızı halı serilecek diye bekliyorum.
Tek yastıkta…
Gazeteci kardeşim Ersin Tokgöz, Sultan Doğan'la Ankara’da evlendi. Nikah şahitliklerini de duayen gazeteciler Rahmi Turan ve Uğur Dündar yaptı. Siyaset ve medya dünyasından bir çok ünlü ismin katıldığı düğün son yılların en güzel evlilik törenlerinden birisi oldu. Kardeşim Ersin Tokgöz ve Sultan Doğan'a ömür boyu mutluluklar dilerim. Bir yastıkta gençleşsinler…
Talat Atilla/Güneş