Neden hayat boyu mücadele ettiğimiz, hatta kavga ettiğimiz insanlar, bir anlamda düşmanlık hisleri beslediğimiz ancak yaşamımızda bir şekilde yer tutan kişiler öldüğünde üzülür, garip, kendimizden hiç beklemediğimiz bir burukluk duyarız?
Necmettin Erbakan öldüğünde “teyze” ve “Hasan Tahsin” hiç oy vermedikleri bu siyasetçiye nasıl üzüldülerse, milyonlarca insan da inanın aynı şekilde üzülmüşlerdir. İlginç değil mi; bir yaşam boyu kavga ettiğimiz belki de gerçek yaşamda hiç tanışmadığımız, sadece sanal bir kişilik olarak bildiğimiz bir kimse öldüğünde üzülüyoruz. Ölüm çok etkili…
Gerçi televizyon veya sinemada izlediğimiz yada bir romanda geçen ve tamamen gerçek dışı olduğunu bildiğimiz kişilerin ölümlerine de üzülüyoruz ama Necmettin Erbakan’ın ki gibi ölümler farklı. Sanırım devamlılığını takdir etmemiz, hayatımızın bir parçası olması veya bizim de ölüme yaklaşmamıza üzülüyoruzdur.
Bilmem ki!
Siz söyleyin neden yaşarken sevmediklerimizin hatta nefret ettiklerimizin ölümlerine üzülürüz?
Yoksa farkında olmadan sevmiş miyiz biz onları?
Hayat garip!
1996 yılında SSK Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu üyesiydim. Beni Maliye Bakanlığı’ndan alıp bu göreve getiren Genel Müdürüm Kemal Kılıçdaroğlu, DYP-Refah Koalisyonunda görevinden alınmış, ben de sıkıntılı bir memuriyet sürdürüyordum. Başbakan Erbakan bizden bir brifing istemişti. Ramazan ayıydı. Başbakan da oruçluydu sanırım. İftardan birkaç saat önceydi. Başbakanlık küçük toplantı salonunda toplandık. Açıklamalarımızı yaptık. Genel müdürümüz yeni olduğu için Başbakan Erbakan’ın sorduğu sorulara ben cevap vermiştim. SSK alacaklarının detayını verdiğim de o güne değin kimsenin fark etmediği çelişkiyi fark etmiş ve bazı sorular sormuştu. Yetmiş yaşında ve oruçlu bir insan için oldukça dikkat ve zeka gerektiren bu durumu tespit etmesi bana çok ilginç gelmişti. Etkilenmiştim. Ancak SSK çok kötü bir döneme girmiş ve bürokrasinin tadı kaçtığından bir süre sonra emekliliğimi hak kazanmadığım halde devletten istifa ettim.
Bir de çocukluğumda Polatlı’da MSP lideri Erbakan’ın halka yemin ettirmeye çalışmasını hiç unutamam. Ben yemin etmedim, meydandan uzaklaştım ama meydanda bulunan hemen herkes yemine iştirak etmişti. Başkalarının ne düşündüğü, alayları hiç umurunda olmadan hayatı boyunca mücadelesine devam etti.
Necmettin Erbakan’a ben de hiç oy vermedim ama ölümüne üzüldüm. Galiba farkında olmadan mücadelesini takdir etmişim. Hayatının sonuna kadar, sağlığı el vermediği zamanlar dahi kararlılıkla siyasi mücadelesine devam etti. Siyasetinin içeriği değil ama düzenli ve inatçı çizgisi beni etkilemiş olmalı. Ayrıca milli duruşu olan bir insandı.
Eğer, rekabet bittiğinde dahi rakiplerimizi sevemiyor, takdir edemiyorsak ya rakiplerimiz yada biz çok kötüyüz demektir.
Demokrasimiz Erbakan’la en azından çok farklı bir kişi ve tarz görerek, oldukça önemli bir deneyim kazandı.
Bakalım ölümü siyasi dengeleri ve önümüzdeki seçimleri nasıl etkileyecek?
Allah rahmet etsin.