Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun CHP’ye lider olma arzusu sır değil. Ayrıca, Cumhurbaşkanı adaylığı için de zemin yokladığı biliniyor.
Feyzioğlu’nun her iki makama aday olmaya elbette hakkı var ama temsil ettiği makamların gücünü sıçrama tahtası olarak kullanmaya çalışması, kendi değerini azalttığı gibi, temsil ettiği makamın toplumsal algısına da zarar vermiyor mu?
Barolar Birliği Başkanı sıfatıyla yaptığı her açıklama, medyada zaten üst düzeyde ilgi görüyor.
İlla, Başbakan’ın olduğu bir ortamda siyaset konuşmak, popülizm arayışından başka nedir?
Feyzioğlu, MHP Lideri Bahçeli ve CHP genel başkan yardımcısı Loğoğlu’nun gösterdiği tepkileri hak etmiştir.
Askerin dahi siyasi konuşma yapmamasına alışmış bir Türkiye’ye, kendi ikbal ve şöhreti için, koyu siyaset yapmak, en basit tabiri ile ‘rol çalmak’ değil midir?
“Hayır, Feyzioğlu doğru yapmıştır!” diyenlere, muhalefet de cüppe giyerek avukatlık yapsın yanıtını versem, ne dersiniz?
Herkes, bir başkasının mesleğine, işine göz dikmek zorunda mı?
Basın dünyasında da, birkaç karpuz taşıma sevdalılarından yıllarca şikâyet etmedik mi?
Gerçi; gazinocuya, sanatçıya, berbere köşe verilen bir Türkiye’de, Barolar Birliği’nin, gölge ana muhalefet liderliğine soyunmasını yadırgamamak lazım ama yine de yazmadan geçemedim.
Çağdaş pişekar!
80’ler dizisi, TRT 1’in prestij yapıtı.
Dekorundan oyuncularına, içeriğinden repliklerine kadar, nefis bir dizi.
O yılları yaşayanların bile unuttuğu ne varsa, Rasim Öztekin’den Şoray Uzun’a, Yasemin Çonka’dan Vural Çelik’e, bizi zaman makinası ile 80’lerin tam ortasına atmayı beceriyorlar ama beyaz renkteki siyah hemen fark ediliyor.
80’ler dizisi ile ilgili ne zaman bir konu açılsa, “Figüran Osman gibi yılların duayenine neden minik bir rol verilmiş. Jenerikte bile ismi yok!” itirazlarını işitiyorum.
Vatandaş, çok haklı.
80’lerin hayran kitlesi, tam bir Yalçın Özden hayranıdır. Çünkü, siyah beyaz televizyon günlerinden, günümüze kalan tek fenomen, Yalçın Özden’dir.
Dizinin başarılı yapımcısı Birol Güven’i tanırım.
Satranç oynar gibi dizi yapar.
Belli ki, gözünden kaçmış ama 80’lerin kitlesinin radarı hala taş gibi!
*Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş Gazetesi'ndeki köşesinden alınmıştır...