Avrupa’nın Türkiye’yi hızlandırılmış bir çekimle kaosun içine çekmek istediği görülüyor.
Aynı Avrupa, bu niyetini gerçekleştirirken Türkiye içindeki medya ve siyasi uzantılarından da kesintisiz yardım alıyor.
Hiçbir kanıtı olmayan, “Türkiye İŞİD’i destekliyor” yalanını, sanki mutlak gerçekmiş gibi Dünya’ya ilan eden bizim siyasetçilerimiz, bizim medyamız!
PYD’yi destekleyen ABD için, “Ortadoğu’da ne işin var?” diye sormayan/soramayan içerideki batı yanlısı cephe, ısrarla Türkiye’ye İŞİD iftirası atmaya devam ediyor.
Türkiye’nin tarihsel nüfuzu olan ülkelere ilgisinden rahatsız olan bazı siyasetçi ve medya unsurları, kıtalar ötesinden işgale gelen batıyı ayakta alkışlayacak kadar hayasız bir hale geldiler.
Türkiye partisi ilan ettikleri HDP’nin, İstiklal Marşı’na “IRKÇI” diyecek kadar kendinden geçmesine, ne Nişantaşı sosyetesi, ne sözde milli solcular, ne de vatan kurtaran (!) sanatçılardan tek ses çıkmadı!
Hakikat, son yıllarda hiç bu kadar öksüz kalmadı!
Yok mu şu öksüzün başını okuyacak bir yiğit?
Tek başına!
18 Aralık 2002 tarihinde Ankara’daki evinin önünde silahlı saldırı sonucu öldürülen Doç.Dr.Necip Hablemitoğlu adına enstitü açıldı.
Hablemitoğlu ismini yaşatmayı hedefleyen Enstitü, Prof.Dr. Necip Hablemitoğlu’nun eşi Prof.Dr. Şengül Hablemitoğlu, kızları Kanije Hablemitoğlu ve Uyvar Hablemitoğlu’nun katkıları ile kuruldu.
Şengül Hablemitoğlu’nu yürekten kutlarım.
Eşinin haince katledilmesinden sonra yalnız bırakıldı ama tek başına dimdik yaşam savaşı verdi.
Hiçbir güç odağına eğilmedi.
Her hangi bir kurum ya da kişiden destek almadığını belirten Hablemitoğlu, Enstitü’yü emekli ikramiyesi ile kurduğunu söyledi.
Şengül hanım, kısa sohbetimizi şu sözlerle bitirdi;
“Bir Türkiye sevdalısı olan rahmetli eşim Necip Hablemitoğlu’nun adını yaşatmanın yanında, kurumsal ve bireysel tematik eğitim ve seminerler düzenleyeceğiz. İmkanımız olursa öğrencilere burs desteği de vermek istiyoruz…”
Talat Atilla/Güneş