Biz kutuplaşmanın, fanatizmin doruklarında siyasi öfkenin balını tadarken çarklar dönüyor. El oğullarının akıllısı (akılsızı da var) hiç bir şeyi menfaatsiz yapmıyor, en az eforu çıkarı olmadan harcamıyor. Yada şöyle söylenebilir; Kapitalizmin çarkları biz siyasi öfke balını yerken de çalışıyor. Yani biz ideolojik kavga ederken onlar sinekten yağ çıkaran projeleri ile önde olmaya devam ediyorlar. Mesela geçtiğimiz Pazartesi günü Dünya Gazetesinin manşeti şöyleydi; “Paranın Yeni Adresi ‘sınır piyasalar’!” Sınır piyasa demek gelişmekte olan ülkeler kategorisi sınırda bulunan ülkeler demek. Yani bir türlü gelişmiş ekonomi olamayan ülkeler. Gerçi hem demokrasi iddiasında olup hem de ekonomisi gelişen ülke kategorisine çıkan bir ülke yok ama başka yolda yok…
Neyse tekrar başlığa ve konumuza döneyim. Yıl başından beri gelişmekte olan sınır piyasalarda, gelişmiş ülkelerden çıkan para yüzde 16’dan fazla kazanmış; BAE %44.80, Arjantin % 27.49, Bulgaristan %52.63 getiri sağlamış. Türkiye’yi soracaksınız son gelişmeler dövizin yükselmesi Türkiye’yi negatif hale getirmiş bu yıl. (Türkiye farklı bir kategoride ) Tabi 3 örnek verdiğim bu oranlar çok yüksek rakamlar. Gelişmiş ülkelerde faiz oranlarının çok düşük olduğunu hesaba katarsanız çok iyi kazançlar…
Ekonomi yazıları en az okunan yazılarmış. Rakamlar okuyucuyu sıkarmış. Onun için sizi sıkma kaygısıyla korka korka yazıyorum. Sabrederseniz önemli olduğunu düşündüğüm bir noktaya da değineyim de ekonomide nasıl bir gidişat olduğunu da görün, değerlendirelim.
Yayınlanmamış bir araştırmaya göre yüzde 30’un üzerinde yabancı payı bulunan sektör sayısı 13’ün üzerinde; Sigortacılık, bankacılık, kimya, iletişim, telekominikasyon, perakende, enerji, gibi sektörlerdeki binlerce firmada yabancılar çok karlı yatırımlar yapmış durumdalar. Türkiye potansiyeli çok yüksek bir ülke, yabancı firma sayısı hızla artıyor ve yabancılar karlı alanları tercih ediyorlar. Yapılan çalışmaya göre Türkiye’de kişi başına milli gelir örneğin 30 bin lira olsa dahi bu bize değil yabancılar yarayacak. Çünkü, yabancı ortaklı karlı firmalar temettü (Kar dağıtımı) dağıtarak karlarını dışarı aktaracaklarmış. Kurumlar vergisinin yüzde 80’ini ilk bin firmanın ödediğini hesaba katarak konuyu değerlendirirsek ne demek istediğim daha iyi anlaşılır. Gelişmiş ülkeler geleceği görerek yatırım yaparken biz bir birimizle saçma bir tarzda ideolojik mücadele yapıyoruz. Hatta bu ideolojik mücadelenin ötesinde kutuplaşmaya dönüştü. İnşallah iç savaşa dönüşmez…
Tabi ki düşüncelerimiz, ideolojilerimiz önemli ama körü körüne, tam bir fanatizm içerisinde onlara bağlı olmamız yine bize zarar veriyor. Sonuçta biz bu kafayla Kürt ülkesi veya İslam ülkesi veya bilmem ne olsak ne fark eder? Fanatik kafa fanatizm üretir, akıl ikinci planda kalır.
Sonuç olarak borçlanma, yabancı yatırımcı politikalarımız da dahil olmak üzere ekonomi politikamızı aklı selimle yeniden ele almak zorundayız diyorum.