Hatırladığım kadarıyla bir ara 27 milyar dolara kadar çıkan IMF borcumuz 14 Mayıs’ta sıfırlanıyormuş. Tayyip Bey ve takipçileri nerede ise 14 Mayıs’ı bayram ilan edecekler. Propaganda da üstlerine yok maşallah… Sanki bu borcun önemli bir kısmını kendileri almamış ve kullanmamışlar… Sanki Türkiye ilk defa IMF ile borçsuz bir döneme giriyor, IMF borcu ilk defa sıfırlanıyor… Bunlardan daha önemlisi IMF ile borcu sıfırlıyoruz ama JP Morgan veya Citibank gibi kuruluşlara olan borcumuzdan ne haber, onlara da borcumuz sıfırlanmış mı? Hayır, tam tersine hiç olmadığı kadar artmış. Peki, nedir bu bayram işleri?
Ben de biraz siyaset karıştırarak yazdım ama aslında bu borç konusu hiç de hafife alınacak gibi değil, son derece ciddiye almamız gereken bir konu; özellikle son zamanlarda hastane, liman, havaalanı, enerji, okul gibi yatırımları özel sektöre yaptırıyor ve borçlanıyoruz ama bunları kamu borcu olarak göstermiyoruz. Halbuki sonuçta kamu borcu ve bu gidişle kısa zamanda bu türden borcumuz 100 milyar doları bulabilir…
Finans mimarimiz yanlış kurulmuş ve bu yanlışlık bir çarpıklık olarak devam ediyor. Hala dünyada en fazla faiz veren ülkelerin başında geliyoruz. Sürekli borçlanıyor ve bu borçları reel yatırıma aktarmıyoruz. İstihdam ve üretim artışı yok. Nereye kadar?
Son yıllarda yapılmış bir Etibank, Seydişehir Aliminyum veya İskenderun Demir Çelik hatırlıyor musunuz? Hatırlayamazsınız…
CHP Ekonomi Birimi’nin yaptığı bir çalışma çok ilginç rakamlar ortaya çıkardı. Sizlerle paylaşmak istiyorum:
Türkiye’de çok partili yaşamın başından 2002’ye kadar geçen 56 yılda işbaşına geçen hükümetler ne kadar para kullanmış biliyor musunuz? Tam 775 milyar dolar.
775 milyar doların açılımı şöyle;
95 milyar dolar iç borç,
130 milyar dolar dış borç,
8 milyar dolar özelleştirme geliri,
542 milyar dolar vergi geliri
Peki, AKP 10 yılda ne kadar kaynak kullanmış? Tahmin edemezsiniz… Tam 1,5 trilyon dolar.
1,5 trilyon doların açılımı ise şöyle;
134 milyar dolar iç borç,
207 milyar dolar dış borç,
38 milyar dolar özelleştirme geliri,
1,1 trilyon dolar vergi geliri
Tabi dünyanın en bol nakit kaynaklarının olduğu dönemdeydik. Büyük bir fırsat vardı ama büyüme oranımız bu kaynak bolluğuna rağmen önceki dönemin altında kaldı. Kısaca bol borçla yaşadık. Özellikle kamu dışı borçlarımız çok anormal arttı, hane halkı ve özel sektör anormal borçlandı.
Peki, nereye gitti bu kadar para, 1,5 trilyon dolar? Karabük Demir-Çelikler, Ereğliler, Kebanlar bu dönemde mi yapıldı yoksa?
Şimdi varlık barışı çıkartıyorlar ve yurt dışındaki bize ait paraları vergisiz yurda getirmeye çalışıyorlar. Kime ait bu paralar, nereden kazanılmış?
Neden vergi rekortmenleri çoğunlukla isimlerini açıklamıyorlar? Neden en zenginler listesindeki kişilerin yüzde 80’i vergi rekortmenleri listesinde yer almıyor?
Neyse boş verin. Tahammül edip buraya kadar okudu iseniz ben size bildiğiniz nefis bir Nasrettin Hoca fıkrası anlatayım da tebessüm edin…
Hoca kasaptan iki kilo et alıp evine götürmüş. Hanımına,
“Akşama güzelce pişir bunu” demiş. Ne var ki o gün eve hanımı misafirleri gelmiş. Kadıncağız eti pişirip onlara ikram etmiş. Akşamda bir tarhana çorbası çıkarmış Hoca'nın önüne.
“Et nerde demiş Hoca?” Kadın korkmuş, bir yalan kıvırmış.
“ Eti kedi yedi” demiş.
“ Getir şu kediyi bakalım” demiş Hoca. Sonra teraziyi çıkartıp kediyi tartmış. Bakmışlar ki tam iki kilo geliyor. Hoca hanımına sormuş,
“Peki hanım demiş, kedi bu ise bizim et nerede, et buysa kedi nereye gitti?”