Geçen yazımı Neüzu Billah diyerek bitirmiştim. Hatırlarsanız Erdoğan’ın özellikle son birkaç yıldaki tavırlarının eleştirisi konuluydu. Neüzu Billah zülmünden Allah’a sığınılan anlamına geliyor. Daha önceden de bilmekle birlikte Yaşar Nuri Öztürk Hoca’nın bir yazısında (Yurt Gazetesi 22 Mayıs 2014) çok güzel işlemesi üzerine bir Nasrettin Hoca fıkrasını ve Yaşar Nuri Hoca’nın yakıştırmasını sizinle paylaşmak istedim;
“Zulüm ve dehşetleriyle ünlü Aksak Timur, namını duyduğu Nasreddin Hoca’yı bir gün huzuruna çağırır. Sohbet sırasında, Hoca’ya sorar: “Hocam, eski halifelerin her birinin ‘Allah’ kelimesiyle oluşturulmuş bir adı var: Mütevekkil Alellah, Mu’tasım Billah, Muktedir Billah vs. Ben bunca fetihler yaptım, benim neden böyle ‘Allah’ kelimesiyle birleşik bir unvanım yok? Bana da böyle bir unvan bulamaz mısın?”
Hoca, o erişilmez dehasını hemen işletir ve cevabı tarihî bir ihtişamla şöyle verir: “Olmaz mı haşmetmeab, olmaz mı! Ben size böyle bir unvan buldum bile.” Timur heves ve heyecanla sorar: “Nedir o, hocam?” Cevap verir ölümsüz Nasreddin: “Size, Allah kelimesi eşliğinde verilecek unvan ancak şu olabilir: Neûzü Billah!”
Nasreddin Hoca, zalimlerle ilgili muhteşem bir ibret tablosu bırakmıştır:
Neûzü Billah, zulmünden, dehşetinden Allah’a sığınırız demektir.
Timur’a bundan daha çok yakışan ad olabilir miydi?
Aynı unvan, bugünkü Türkiye başbakanı için de çok uygun olabilir diye düşünenler var. Ben de, Nasreddin Hoca’nın maneviyat torunlarından biri olarak, bugünkü başbakan için bu unvanı zaman zaman kullanmayı düşünüyorum. Çünkü bu tarihî unvanı almasını hak ettirecek çok zulme imza atmıştır; hakkını yemeyelim”
Neüzü Billah. Zulmünden Allah’a sığındığımız Recep Tayyip Erdoğan… Muhakkak ki zulmünden Allah’a sığınırız ama Türkiye’nin demokrasi kuralları içerisinde ve hukuka sığınarak mutlaka Recep Tayyip Erdoğan sorununu çözmesi lazım…
***
Biliyorsunuz, Anadolu’nun bin yıllık bir Alevi-Sünni sorunu var. Sorun aslında inançla, dinle ilgili görünüyor ama gerçekte siyasi… Dolayısıyla soruna zaman zaman dışardan müdahalelerde olmuş. Şimdide Avrupa’nın özellikle Almanya’nın konuyu kaşıdığına dair bilgiler var. Almanya farklı bir Alevilik oluşmasına, yani metropol Aleviliğine yada “Alisiz Alevilik” konusuna çok destek oldu… Bir çok yorumcuya göre Almanya, Aleviliği gelenekselden çıkarıp evrensel bir boyut katarak siyaseten kullanmak istiyor…
Böylesine tarihi, köklü bir sorunu, dışarıdan da müdahale varken Erdoğan’ın iç siyasette kullanıyor olması çok ama çok tehlikeli… Gerçi Erdoğan’ın seçilmekten başka çaresi yok, mecburen kullanacak diyeceksiniz ama devlet adamı olan biri kendi ikbali için ülkesini ve ülke vatandaşlarını asla riske etmez… Hele burada ki gibi gerçek bir tehlike varsa… Bakın Almanya gurbetinde de ayrıştık, Soma gibi bir felakette de… Bu gidiş iyi değil…
Toplum ayrıştı… Böyle zamanlarda devlet adamları ortaya çıkar, yanlış gidişatı olması gereken yöne çevirirler ama devlet sorumluluğu taşıyan ekipten başta Erdoğan olmak üzere hiçbir şey beklemiyorum… Soma faciasına, Alevi-Sünni mezhepçiliğini karıştırması olacak şey değil… Gerçekte öyle olsa bile susması, toplumdan gizlemesi gerekirken tam tersine toplumu tahrik edecek şekilde duyuruyor… “Hızır Paşa’lar,’Açılın kapılar Şaha gidelim’ diye umutsuzca başka yerlerden medet arama dönemleri asırlar öncesinde kalmıştır” diyebiliyor. Anlamak mümkün değil… Eminim istihbarat örgütleriyle de bazı Alevi örgütlerini kışkırtıyordur… Sanki iyi niyetle Alevileri uyarıyor havalarında…