
TMSF Sabah Gazetesi’ne el koyduğu zaman “Sadece yönetime el koyduk. Editoryal müdahale yok” demişti.
Daha sonra editoryal müdahale girişimleri başlayınca ben de, boyun eğmektense istifa yolunu seçmiştim.

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, istifamdan sonra “Bir müdahale yoktu” demiş ancak müdahale olduğunu kabul eden bir tarzda konuşmuştu.Nitekim benim istifama gerekçe gösterdiğim olaylar daha sonra birer birer gerçekleşmişti.
Şimdilerde, gazetenin satışına sayılı günler kala Sabah’ta tam bir komedi sergileniyor.
Önce Genel Yayın Yönetmeni koltuğuna TMSF tarafından oturtulan kuklanın bilgisi dışında Sabah’a bir Ajans Müdürü vekaleten atandı.
Genel Yayın Müdürlüğüne oturtulan zatı muhterem, vekaleten atanan müdürü tanımadığını söyleyince TMSF bu kez atamayı “Asaleten” yaptı.
Yayın Yönetmenin bundan da haberi yoktu.
sesini çıkarmadı.
Koltuk her şeyden önemliydi.

Ardından gazetenin Ankara Bürosu’na Ankara Temsilcisinin ve Genel yayın yönetmenini bilgisi dışında Okan Müderrisoğlu temsilci yardımcısı olarak atandı.
Genel Yayın Yönetmeni haberi olmadan yapılan bu atamayı da tanımadığını söyledi.
Ve son olarak cuma günü gazetenin Ankara temsilcisi, genel yayın yönetmeninin Ankara’daki gözü kulağı olan kişi, yine Genel Yayın Yönetmenin haberi olmadan görevden alındı.
Bu görevden alma tam bir soytarılık örneğiydi.

Olayı haber alınca hemen Sabah’ın görevden alınan Ankara Temsilcisi Aslı Aydıntaşbaş’ı aradım.
“Doğru mu?” dedim.
“Doğru” dedi.
“Nasıl oldu?” diye sordum.
“Vallahi manşeti Ankara büro hazırlamıştı. Onu okurken bir mail geldi. İnsan kaynakları gazete içinde bir maille duyuru yapıyordu. Ne var diye baktım. Bir de gördüm ki, görevden alınmışım.”
“Yani sana haber vermeden gazete personeline mi haber verdiler?”
“Evet aynen öyle. Kimse beni aramadı. Gazete içinde yapılan duyuruyla öğrendim”
“Genel Yayın Yönetmeni de arayıp söylemedi mi?”
“Hayır. Öğrenince ben onu aradım. Onun da haberi yoktu. O da benim gibi yapılan duyuruyla öğrenmiş”
“Ne dedi?” diye sordum.
“Hiiç. Çok üzülmüş”
Aslı Aydıntaşbaş’ın TMSF tarafından görevden alınmasından sonra Sabah İstanbul’da Ergun Babahan’ın odasında bir toplantı yapılmış.
En öfkeli Şule Talu’ymuş. “Bu bir rezalettir. Hemen hep beraber istifa edelim” demiş.
Genel Yayın Yönetmeni bunu duymazdan gelmiş.
Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Doğan Satmış ise “Bu bir ilk değil. Altaylı istifa etti. Kılımızı kıpırdatmadık. Başyazarımız bırakmak zorunda kaldı. Kılımızı kıpırdatmadık. Ramazan Kurnaz kovuldu kılımızı kıpırdatmadık. Almanya’da transfer edip getirdiğimiz Ali Gülen kovuldu. Yerine Star’ın yayın yönetmeninin kardeşi getirildi kılımızı kıpırdatmadık. Bundan sonra kılımızı kıpırdatsak kimin umurunda.” demiş.
Yayın Yönetmeni de istifayı gerektiren bir durum olmadığını söyleyince durumu kabullenmişler.
Ne değerli koltukmuş şu yayın yönetmenligi.
TMSF tarafından soytarıya çevrileceksin, koltuğunun adı olacak ama içi boş olacak. Yine de orada oturacaksın.
Helal olsun vallahi.
Benim anlamadığım Sabah’ın demokrasi ve basın özgürlüğü şampiyonu yazarları.
O gazetede hala nasıl yazıyorlar, okurlarının yüzüne nasıl bakıyorlar.
Oğlum isterse alırım

Sabah ve ATV’nin ihalesine girmeye hazırlanan Hüsnü Özyeğin, satışa 1 aya yakın bir süre kala iştigal alanı yayıncılık olan bir şirket kurdu.
Özyeğin’in Aydın Doğan tarafından motive edildiğini daha önce yazdığım için burada şaşırtıcı olan hiç bir şey yok.
İddia o ki, Hüsnü Bey, Aydın Doğan’ın Almanya’daki ortağı Sat1 ile birlikte ihaleye katılacak.
Bu arada geçen hafta bir dostunun verdiği iftara katılan Hüsnü Özyeğin oradaki arkadaşlarına “Oğlum bu işi çok istiyor. Eğer o ısrar ederse ihaleye gireceğim. Yoksa benim bu saatten sonra medya ile uğraşacak gücüm yok” demiş.
Son zamanlarda Aydın Doğan’la ile sık sık beraber olan, birlikte pek çok geziye giden Özyeğin, medyaya girerse Doğan ile işbirliği içinde girecek.
Doğan’ı rakip olmadığı sürece Özyeğin’in başı ağrımaz.
Ama Doğan’a rakip olmaya başladığı anda bir anda neye uğradığını şaşırır.
NOT: Hüsnü Özyeğin’in oğlu Murat’ı tanırım ve severim. Pırıl pırıl, çalışkan, iyi niyetli bir gençtir. İhaleyi kazanmaları halinde medya dünyasının kurtları arasında işi zor olacaktır. Fatih Altaylı/Turktime