Afyonkarahisar’daki patlamayla ilgili CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığım röportaj sonrasında yaşanan gelişmeler ilginç bir seyir aldı. Röportajın yayınlanmasından hemen sonra harekete geçen Şükrü Küçükşahin’in başı çektiği bazı gazeteciler, Kılıçdaroğlu’nu bu röportajı bana verdiği için pişman etmeye çalıştılar. Kurdukları çadır tiyatrosunda yapılan maniplasyonla Kılıçdaroğlu’nu adeta ablukaya almaya çalıştılar. Küçükşahin’in mesleki kıskançlıkla yaptığı komikliklere şimdilik daha fazla yer vermeye gerek yok. Daha sonra genelkurmay ve siyaset müdahil oldu. Tüm bunlara rağmen CHP Lideri Kılıçdaroğlu dün yaptığı basın toplantısında, “Sözlerimin arkasındayım” dedi.
Kılıçdaroğlu’na sözlerinin arkasında durduğu için teşekkür ederim.
Gelelim röportajın ayrıntılarına…
CHP Lideri Kılıçdaroğlu aksini söylemiyor ama bazı gazeteciler, “Off the record olarak söylenilen sözler yazıldı” mealinde konuşarak röportajı örselemeye çalışıyor. Hayatım boyunca, bir kez bile olsun, “Off the record” olarak söylenilen tek bir kelimeyi dahi kaleme almadım. Kemal Bey bana, “Bu konuşmalar Off the record” deseydi, bırakın yazmayı, kendim dışında hiç kimse ile dahi paylaşmazdım. Tüm gazetecilik yaşamım; bana teslim edilen bilgiye sadakatimin ve kaynağımı koruduğumun/koruyacağının delilidir. Bu nezaketsizliği haberin şehvetine kapılarak ne Kemal Beye, ne kendime asla yapmam. Bu mealde konuşanların kastı şu ise, “Kemal Bey konuşurken içinden bunların yazılmayacağını tahmin etti” gibi bir yaklaşımları varsa, onlara, “O zaman Off the record” demeliydi cevabını verebilirim.
Yine bazı gazetecilerin, “Kılıçdaroğlu muvazzaf asker demedi” ifadesi de çok komik. Haber kaynağının muvazzaf ya da emekli olduğunu en iyi bilecek kişi elbette CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Haber kaynağınız muvazzaf mı, emekli mi diye sormak Kılıçdaroğlu’nun haber kaynağını deşifre etmeye teşebbüs olacağı için bunu nezaketsizlik kabul ederim. Netice itibariyle 25 şehit verdiğimiz acı bir olayla ilgili Türkiye’nin ana muhalefet partisi liderinin, kendisine gelen bir bilgiyi kamuoyu ile paylaşmasının neresi kabahat ya da suç sayılabilir bunu gerçekten anlamakta zorluk çekiyorum…
*Bu yazı Talat Atilla'nın Güneş Gazetesi’ndeki köşesinden alınmıştır…