Türkiye’mizde bugün ilköğretim sezonu başlıyor.. Okullar açılıyor..
Bu konu, milletimizin hemen her ferdini yakından ilgilendirir.. Hemen hepimizin çocuğu, torunu, yeğeni, akrabasının çocukları bu sabah okula gidecektir.. Kimisi yeni başlayacak, kimisi geçen yıl kaldığı yerden devam edecek..
Zaten haftalar öncesinden beri kamuoyunda, basında, internette, okul ve eğitim haberleri ön plana geçmeye başlamıştı..
Herkes gibi bizler de bunları okumakta, üzerlerinde düşünmekteydik.. Onlardan bazılarını kısa kısa hatırlayalım..
Devlet okullarına kayıt işlemlerinde, her yıl olduğu gibi bu yıl da, birçok okulda “zorunlu bağış”, “kayıt parası” gibi problemler devam etmiş...
İlköğretimde 18 milyon öğrenci varmış. Bunları, 1 milyonun üzerinde öğretmen okutuyormuş.. Çağdaş duruma göre, ilköğretimde öğrencilerin 24 kişilik sınıflarda, tekli eğitim görmeleri gerekmekteymiş.. Bunun gerçekleşmesi için ise 200 binden fazla dersliğe ihtiyaç varmış.
Bu gerçekleşmedikçe, derslik başına düşen öğrenci sayısı 34’ün üzerine çıkıyormuş.
Ortaöğretimde, öğrencilerin yüzde 42’si okula devam etmiyorlarmış..
Kitap durumu..
Devlet Okullarında kitaplar ücretsizdir, ama kalem, defter, silgi gibi kırtasiye masrafları ile giyecekleri forma masraflarının yekunü 700 lirayı bulmaktaymış.. Bunu asgari ücretle geçinmeye çalışan milyonlarca aile karşılamakta zorlanıyormuş.
Devlet okullarında hal böyle iken, özel okullarda ise her şey paralı olduğu için aillerin harcama zorunluluğu 4000 lirayı geçiyormuş..
BAZI OKULLARDA TEMİZLİK İŞLERİNİ
ÖĞRETMENLER YAPIYOR..
Okullarda öğretmenler kadar hademeler dediğimiz, temizlik, bakım işlerini yapanlar da önemlidir.. Pek çok okulda bu tip işleri maaşlı hademeler yerine, okul aile birliklerinin getirdiği ücretli kişiler yapıyormuş.. Bu kişilerin ücretleri için velilerden para istenmekteymiş..
Pek çok okulda ise okul müdürleri, temizlik işlerini öğrencilere yaptırıyorlarmış.. Okul müdürleri öğrencilere, sınıflarındaki sobalarda yakılmak için odun, kömür taşıttırıyormuş..
Bazı okulların tuvaletleri ücretli kişilerce, bazılarında öğretmen ve öğrenciler tarafından temizleniyormuş..
Gazeteler, internet siteleri, okullarda temizlik yapan öğretmenler, onlarla birlikte koşuşturan öğrencilerle yani canlı örneklerle dolu..
Milli Eğitim Bakanlığının baş görevi öncelikle bu sorunlara çare bulmaktır.
Eminim ki, ülkemizin ilk Milli Eğitim Bakanları Rıza Nur’ların, Hamdullah Suphi Tanrıöverlerin ruhları bugünkü bu manzaralar karşısında azap çekmektedirler.. Mevcut Bakana da bu noktayı hatırlatmak istemekteyim..
Konuyu kapatırken, internette okuduğum Fransa’dan bir okul manzarasını da sizlere nakledeyim..
Fransa'nın güney doğusundaki Crêts en Belledonne adlı kasabada bulunan bir ilkokulda, öğrenci sayısındaki düşüş üzerine bazı sınıfların kapanmasından korkan halk, çareyi 15 koyunu okula kaydetmekte bulmuş..
Öğrenci sayısının 266’dan 261’e düşmesi nedeniyle okulda bulunan 11 sınıftan birinin kapatılacağı söylemleri başlayınca halk harekete geçmiş.
Okula köpeğiyle birlikte gelen yerel çobanlardan biri, sürüsündeki 50 koyundan 15’ini resmen okula kaydettirmiş.. Çoban, koyunların doğum sertifikalarını göstermeyi de ihmal etmemiş.. Koyunların okula kabul töreni de öğrenciler, öğretmenler ve aileler tarafından da izlenmiş..
Tabii bu haber doğru mu yanlış mı bilemem.. Okuyalım, gülelim dedim..
Evet bugünkü yazım da tamamlandı..
İğneada’dan ben de iki gün sonra dönüyorum.. Şu anda karşımdaki denizde yunuslar gösteri yapmaktalar.. Denize dalıp çıkıyorlar.. Ben de ağaçlar arasından bu manzarayı izliyor, bilgisayarımda yazıma son noktayı koyuyorum.