Adam doktora gitmiş, “Doktor bey, galiba karımda işitme kaybı başladı. Ne yapabilirim?” demiş.
Doktor, “Evde, karınızın arkasında biraz uzakta durun. Normal bir sesle ona soru sorun. Eğer sizi duymazsa biraz daha yaklaşın ve sorunuzu tekrarlayın. Hangi mesafeden duyduğunu tespit edelim, ona göre bir tedavi uygularım.” demiş.
Adam eve gittiğinde mutfağın kapısında durmuş ve normal bir sesle, “Hanım, akşam ne yiyoruz?” diye sormuş. Karısı cevap vermemiş. Adam yaklaşıp tekrar sormuş, “Hanım, akşam ne yiyoruz?”
Karısı yine cevap vermemiş. Adam iyice yaklaşıp tekrarlamış, “Hanım, akşama ne yiyoruz?”
Karısı bu defa cevap vermiş, “3 seferdir köfte diyorum ya!”
Fıkrada ki adam gerçekte işitme sorunlu olduğu halde nasıl karısını sorunlu sanıyor ve doktora gidiyor ise, biz de hep birilerini karşımıza alıyor ve sorunlu sanıyoruz. Okuyucu yorumları maalesef bazen böyle oluyor. Bana yönelik olanları da, yorumculara yönelik olanları da bazen karşısındakini kendi eksiğini bilmeden eksik sanıyor.
Ancak çok nefis yorumlar da var.
“Kluge” başlıklı yazıma “Misafir” nefis bir benzetme yapmış, “Bizim siyasilerimiz klugecu, biz de kluge bağımlısıyız” demiş. “Teyze”nin terlik örneği de harika idi. Misafir “Ygto” ya teşekkür ederken, senelik izni bitip yurt dışına çıkan yorumcumuzu yurt dışından da misafir etmeyi diliyorum.
“Makul, Masum ve Mağdur Çoğunluk” başlıklı yazıma da çok güzel yorumlar geldi. Misafir “H.T” bina yıkılıp yeniden yapılsın derken devlet organizasyonunu kast etmiş, millet için fikrini belirtmemiş. “Teyze” yine hayata çatık kaşlarla bakmadığını göstermiş, bir misafir ise 24 destek alarak rekor kırmış. Yazdıklarına teşekkür ederim. Misafir “Ygto” ya ve “yayla” yada çok teşekkür ediyorum. “Sabriye”nin çok güzel satırları ve yorumu vardı, diğer misafirimiz neden çok sert eleştirdi, anlayamadım. Eleştirilere sabır yorumuna katılıyorum. Tüm yorumculara teşekkür ederim.
ANA DİL
Kürtçenin seçmeli ders olarak okutulmasını Apo dahil herkes kabul etmişken neden medya her gün tartışıyor, bana biraz anlamlı geliyor. Toplumu hazırlıyorlar galiba…
HANEFİ AVCI
Bir polis şefini savunmak istemem. Hanefi Avcı olayında bazı gariplikler var ama mevcut bilgilerimizle gerçeği bilmemiz mümkün değil. Hükümete yakın, cemaate yakın bir emniyet müdürünün kitap yazması, yayınlaması ve tutuklanma sonucunu bile bile bunları yapması garip. Kendisini savunan ise Hükümet ve cemaate uzak kesimler, hatta mağdur ettikleri! Tutuklanması dahil Hanefi Avcı olayında normal diyebileceğimiz hiçbir şey yok. Her şey esrarengiz. Onun için bu konuda yorum yapıp saçmalamış olmak istemiyorum.
ALLAH BÜYÜK!
Daha geçen ay iktidar bir haftada hazırladığı anayasayı savunuyor, muhalefet uzlaşmadan bahsediyordu. Şimdi CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Seçimden önce yeni anayasa hazırlayalım” teklifinde bulundu ya, dün otomobilin radyosunda AKP’li Bekir Bozdağ’ın şöyle dediğini duydum; “Anayasalar uzlaşma metinleridir. Öyle aceleye gelmemeli, mutabak sağlanmalıdır. Darbe dönemlerinde hazırlanan anayasalar dahi uzun zaman tartışılarak çıkarılmışlardır.”
Otomobilde güldüm, güldüm. “Allahım çok büyüksün!” dedim.
BİR FIKRA
MİT, Irak’taki çok gizli bir görev için en iyi adamlarını bir imtihana tabi tutar. Başarılı olan adayları son olarak sır tutma sınavına alır. Her birine bir sır verirler ve bunu söyleyip söylemeyecekleri konusunda işkence ederler. Ajanların çoğu çözülür fakat Temel direnmektedir. En ağır işkenceleri geçtikten sonra tamam derler, Temel bu işe uygun. Yalnız uykusunda konuşup konuşmadığını öğrenmek için birde odasına kamera koyalım onu izleyelim. Temel'in odasına gizlice kamera koyarlar. Temel odaya döner dönmez kafasını duvarlara vurmaya başlar ve bir taraftan da söylenir;
“Hatırla oni..hatırla oni. Boşuboşuna işkence cöreysun. Hatırla oni!”
…
Evet, bu toplumun da işkence görmemesi için geçmişte olanları da hatırlaması lazım. Her şeyi kısa zamanda unutuyoruz.