Bu hafta da çok güzel yorumlar yapıldı. Özellikle ekonomi yazısı için yapılan yorumlara bayıldım. Ancak, okuyucu genel seviyesini tespit etmem konusunda kafam oldukça karıştı, çünkü ekonomi konusunda çok farklı yorumlar vardı. Gerçekten bilen ile bilen gibi yapanı bu kadarla ayırmak zor. Özellikle günlük siyasete bulaşılmadan yapılan yorumlar çok seviyeli oluyor. Ekonomi yazılarına devam edeceğim.
Şu kur meselesini daha iyi anlatabilmek için sizden iki empati yapmanızı rica edeceğim: İlki, dolar milyarderi, dünyanın her yerinde yatırımları olan ABD’li bir zenginsiniz. Dolar hızla değer kaybediyor ve servetiniz eriyor. Türkiye gibi ülkelerin parası ise değer kazanıyor. Finansal yatırımlarınızı nasıl yönlendirirsiniz?
İkincisi, herhangi bir ülkenin başbakanısınız. Kriz sonrası 15 trilyon dolara ulaşan uluslararası ihracattan pay kapmak ve dolayısı ile üretiminizi artırarak işsizliğinizi azaltmak istiyorsunuz. Ne yaparsınız?
Unutmayın, ekonomi disiplini varsayımlar üzerine kuruludur. Şimdilik bu varsayımlara göre bir düşünce geliştirin, ve günlük siyaset ucuzluğuna kaçmayın lütfen.
“Ekonomi Sever misiniz?” başlıklı yazıya yorum yapan okuyucular “Teyze”, “Yiğitoğlu”, “ AB ve Misafirlere çok teşekkür ediyorum. “Gerçek vatandaş”ın benzetmesi güzel, “Yiğitoğlu”nun “Elhamdülillah AK Parti ile sabitleşen bir para birimimiz var” sözünü tekrar düşünmesini rica ediyorum. Ali Babacan dahi kurdan dolayı endişeli iken bu söz çok günlük siyaset veya bilmezlik taşıyor. “AB”’nin yorumu güzeldi. Misafirlerden “Ekonominin altı ahlak” ve altınla mukayese yorumlarını beğendim. “Yatırım yok” yorumu da anlamlı idi ama TL’nin altına endekslenmesine gücümüz yetmez. Herkese çok teşekkür ederim.
“Yeni Dönemde Siyasete Hazır mısınız?” başlıklı yazıma yorum yapanlardan “Gerçek vatandaş”, gaza getirme amaçlı bir şey yapmıyorum. İnternetin interaktif yönünden yararlanmak bütün amacım. Ayrıca bu yöntemle gaza gelen ben oluyorum. Size ve “Aynı CHP” diye bitiren Misafire şunu söyleyeyim; Eğer siyasi iseniz haklısınız kişiliğinizi korumalısınız ama sadece kendinizin değil halkın temsilcisi olduğunuzu da unutmamanız ve gayri ahlaki olmadığı müddetçe temsilcisi olduklarınızın fikirlerini savunmanız lazım. Siyasette kendi ahlak ve kişiliğinizi ama halkın görüşlerini de temsil etme durumundasınız. Anlatması zor ama sanırım siz ne demek istediğimi anladınız. Katkılarınıza çok teşekkür ederim.
Bir de şu taraf var. Türkiye’de üst düzey bürokrat ve siyasilerin çoğu kötü değil ama kadın ve para konusunda ki zaafları bir dosyada saklanıp zamanı geldiğinde kullanıldığı için çok hainlik yapıyorlar. Daha doğrusu yaptırılıyorlar.
“Yiğitoğlu”nun yorumu da güzeldi ancak “Başkanlık sistemi bize uygun” demek yetmiyor sorun en uygun başkanlık sistemini de bulmakta. O kadar çok detay iş var ki…
“Owleye”, haklı ama siyaset mi ahlakı belirliyor, yoksa toplumun ahlak seviyesi mi siyaseti, tartışmak lazım. Buradaki “Yeni dönem” sadece ‘period’ olarak algılanmalı. “Owleye”ye cevap veren “A.B”nin yorumu da çok güzel. Uyarınıza teşekkürler.
“Teyze”, “ ve diğer “Misafir” yorumculara da teşekkür ederim.
Geçen haftaki okuyucu yorumlarında ki fıkralar için teşekkürler. Ayrıca, Ali Çağıl, “Sabriye”, H.T, “Gerçek vatandaş”, “Teyze”, H.Tahsin’e ve misafir yorumculara da teşekkürler. HT’ye bir masajım var. Kurucu unsur milletten ziyade asker olduğu için sorun yaşadık. Millet inşallah devletine sahip çıkar.
ÜÇ ZİYARET
Biz dalmışız son sürat referandumumuza, türbanımıza dünyayı es geçiyoruz. Bu hafta sonu Çin Başbakanı Wen Jilbao ve Nato Genel Sekreteri Rasmussen Türkiye’ye geldi. Rusya Devlet Başkanı Medvedev, G.Kıbrıs’a gitti. Ayrıca bizim Çin ile ortak hava tatbikatı yaptığımız ortaya çıktı. ABD bizden konuya ilişkin bilgi istedi.
Neler oluyor dersiniz?
Merak etmeye değmez mi?
İsterseniz ayrıntıları yazarım, tartışırız.
BİR FIKRA
Uçak iyice yaygınlaştı. 40 yıl önceki otobüsler gibi, onlar kadar Anadolu’da yaygın ve tercih edilir oldu. Ucuz da, vatandaş zevkle biniyor. Dadaşda heveslenmiş, uçağa binmiş, ne kadar istediyse de cam kenarı koltuk bulamamış. Uçuş sırasında hemen yanında cam kenarında oturan yolcu tuvalete kalktığında bizim ki aceleyle adamın yerine oturmuş, pencereden seyre dalmış. Biraz sonra adam döndüğünde birden karşısında görünce,
“Vallah gardaş canını yiyem ben seni indin zanettim” demiş...
…
Bu fıkrayı neden yazdım?
Bazılarının maalesef özrü dahi bu kadar mantıklı değil de…