Ölümün nasıl bir hakikat olduğunu son yaşadıklarımla anladığımı sanıyorum…
Tülin’le mesleklerimiz ve ailelerimiz çok farklı gibiydi ama sevgimiz bu konuların başlangıçta getirdiği dağlardan büyük kültürel ve zihniyet sorunlarını aştı. Ailelerimiz bizi kabul etmek zorunda kaldı. Sonraki yıllar zaten çok daha kolay oldu. 31 yılın sonunda ailelerimizin gurur duyduğu, çok sevdiği parçaları olduk. Sadece çekirdek ailelerimizden bahsetmiyorum, her ikimizin sülalelerinden, neredeyse tüm akrabalarımızdan ve çevrelerimizden bahsediyorum…
O Ankara Radyosu TSM sanatçısıydı. 81 döneminin en başarılılarındandı. Hatta şimdi öğreniyorum dönem birincisiydi. ‘Radyo tavrı’nın önde gelen temsilcisiydi. TRT’nin TRT olduğu dönemde sık sık televizyona çıkıyordu ama evimizde televizyonumuz yoktu. Kendi imkanlarımızla yuvamızı kurmuştuk ve evlendikten 2 yıl sonra ve ancak lojmana geçince, taksitle bir siyah-beyaz televizyon alabilmiştik. O zamana kadar Tülin’in katıldığı birçok programı dahi izleyememiştik. Şikayet etmedi ama için için çok üzüldüğünü biliyorum.
Televizyon almıştık ama tv sehpası alacak para bulamamıştık. Tülin çözümü bulmuş, benim kitaplarımın dolu olduğu mukavva kutularını üst üste koymuş, bir kumaşla üstlerini kapatmış ve sehpa yapmıştı.
Evliliğimizden bir yıl sonra babamın vefatında aile büyüklerim onu daha iyi tanımış ve çok sevmişlerdi. Bir yabancı gelin olarak değil ailenin bir ferdi olarak kabul edilmişti. Babamın büyüğü amcam, babamın yası süresince bizde kalmış ve onun ailenin ferdi olmasında, katı gelenekçi bir Kafkas ailesine kabul edilmesinde çok etkili olmuştu. Sonrasında yenge değil ‘Tülin’ veya ‘Tülin Abla’ oldu tüm sülalede…
Tülin’in en önemli özelliği çabuk adapte olmasıydı zaten. Benim birbirinden farklı özellikler gösteren akrabalarım dışında, Polatlılı, Muşlu, Erzurumlu, Kafkas, Mülkiyeli, Maliyeci, muhafazakar, sosyal demokrat her türden farklı arkadaş gruplarımla çabuk kaynaştı ve bana hep gerçek anlamda destek oldu…
Ben Maliye Hesap Uzmanı olarak sık turnelere, Anadolu kentlerine gidiyordum. Ayrıca dernekçilik de yaptığım için kızımız ve oğlumuzu Tülin büyüttü. SSK’da şimdi Genel Başkanım olan Kılıçdaroğlu’nun yardımcılığını ve yönetim kurulu üyeliğini yaptığım dönemde çocukların özel günlerine dahi gidemezdim. Sonrasında özel sektör ve politika yıllarım evin ve çocuklarımızın sorumluluğunu daha da fazla Tülin’e terk etmeme sebebiyet verdi. Tülin’in büyüttüğü çocuklarımıza şimdi son vazifelerimizi yani mürüvvetlerini kısmetse yapma görevi bana düşmüş görünüyor. İnşallah başarabilirim ve ona mahcup olmam…
Kanser olduğunu öğrendiğimizden beri 2 yıl 4 ay geçti. Çok sıkıntı, benim dayanamayacağım kadar çok acı çekti bu dönemde. Galiba 4 ameliyat, 4 çok ağır kemoterapi, 2 çok ağır radyoterapi ve onlarca tetkik… Son 3 ay sürekli hastanedeydik… Ne kanseri olduğu anlaşılamadı. Tıbbi tabirle primer-odak belli değildi. Sadece nöro endoktrin tümör, karsinom, az diferansiye dediler… Yani çok nadir ve çabuk yayılan bir türmüş… Şimdiki aklım ve bilgim olsa kemoterapi aldırmazdım. Bağışıklık sistemini güçlendirmeyi, bir farklı ifade ile immunoterapik yöntemleri tercih ederdim ama keşke demek doğru değil artık… Kendisi doktoruna güvenmiş alternatifleri istememişti… Zaten kemoterapi öneren farklı onkoloji doktorları bir hata olmadığını her şeyin protokollere uygun olduğunu söylüyor… Mehmet Haberal başkanlığındaki Başkent Üniversite Hastanesi ekibine çok şey borçlu olduğumuzun fakındayız…
Son 4 ayında tüm aile 24 saat bir aradaydık. Işıl ve Alihan’da şans eseri izin ve görevlendirmelerle hep yanımızda oldu… Birbirimizi çok iyi tanıdık ve gerçek anlamda aile olduk… Ben de çocuklarımı tanıdım ve gurur duydum. Şahsım adına Allah’a hamd ve şükür etmenin ne anlama geldiğini bu dönemde öğrendiğimi sanıyorum…
Hayatını bana ve çocuklarımıza adayan, bu yolda kendi kariyerini hiç önemsemeyen hayat arkadaşımın cenazesi muhakkak ki benim tarihini bilmediğim cenazemden daha kalabalık oldu. TBMM’de temsil edilen 4 partiden de çok sayıda temsilciler vardı. Gelemeyenler daha sonra sabahtan akşama kadar günlerce evimize geldiler. Genel Başkanım Kılıçdaroğlu ve değerli eşi ayrı ayrı ve birlikte eve geldiler ve cenaze törenine katıldılar. Sayın Başbakan Yıldırım, eski Başbakanlardan Davutoğlu ve Çiller telefon ve telgrafla taziyede bulundular. Başbakan Yardımcısı Şimşek, İçişleri Bakanı Soylu ve Kalkınma Bakanı Elvan cenazeye katılarak veya ziyaretime gelerek onur verdiler.
Kabinenin yarıdan fazlası ve bir çok eski bakan telefonla taziyelerini bildirdiler. TBMM Başkanı Kahraman, eski başkanlar Çiçek ve Arınç bizzat arayarak taziyelerini bildirdiler. Sayın Bahçeli’den Sayın Akşener’e tüm MHP camiasının araması bizi mutlu etti. Deniz Baykal, Abdüllatif Şener, Murat Karayalçın, Hikmet Çetin, Mehmet Ağar, Masum Türker, Zeki Sezer gibi eski genel başkanlar sağ olsunlar acımızı paylaştılar. Tekerlekli sandalye ile gelip koluna giren iki kişi eşliğinde taziyede bulunan İsmet Abi (İsmet Sezgin) ise gözlerimizi vefa örneği göstererek yaşarttı. Plan ve Bütçe Komisyonu’nun hemen hemen tüm üyeleri bizzat gelerek acımıza ortak oldular. MGK Genel Sekreterinden bir çok eski ve yeni generalimize, her seviyeden tüm sivil ve asker bürokratlarımıza teşekkür ediyorum. Tüm iktidar ve muhalefete mensup eski dönemden veya cari dönem milletvekili arkadaşlarıma tüm grup başkan vekillerine nezaket ve destekleri için çok şey borçluyum. İş dünyasından acımı paylaşan değerli iş adamlarımıza, belediye başkanlarımıza, TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ve Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu’ndan başlayarak cenazemize katılan, çiçek yollayan veya medyaya ilan vererek acı günümüzde teselli veren tüm sivil toplum temsilcilerine, Genel Başkan yardımcılarıma, partililere ve dostlara ne kadar teşekkür etsek azdır.
Özel bir teşekkürü de Çankaya ve Yenimahalle Belediye Başkanları hak ediyor. Tabi değerli yazıları sebebiyle Talat Atilla, Burhan Ayeri, Orhan Uğuroğlu ve Mustafa Köseoğlu’na da çok müteşekkirim. Tülin’in ruhu için indirilen hatimler, tevhitler ve dualar için komşularımızdan, aile dostlarımıza, akrabalarımıza o kadar çok teşekkür etmem gereken kişi var ki gerçekten…
Ankara Radyosundan çok değerli sanatçı, yapımcı ve spiker arkadaşları 2 hafta süresince özel programlar yaptılar ve Tülin’in sanatını ve sanatçı yönünü anlattılar. Milli ve manevi değerlerine bağlı, Atatürkçü, gerçek bir Cumhuriyet kadınını çok güzel anlattılar. Bizi aile olarak gerçek anlamda ziyadesiyle mutlu ederek acımızı paylaştılar. İsim vermeden hepsine çok teşekkür ediyoruz.
Ölüm emri büyük yerden geldi, itiraz edemiyoruz ama ya özlemimiz…