Tartışıyoruz, Türkiye’nin belli birikime ve iddiaya sahip olan kesimleri kendi bildiklerince tartışıyor. Ağızlardan çıkana göre hukuk, adalet, insan hakkı diyoruz ama tüm bunların sonunda kim haklı olacak biliyor musunuz?
Kazanan… Biliyorsunuz en geçerli kuraldır, kazanan daima haklıdır. Mustafa Kemal yerine Vahdettin kazansaydı, Atatürk olmayacak Mustafa Kemal’de hain ilan edilecekti. Türkiye ise çok daha küçük, büyük ihtimalle İngiliz mandası ve Mısır, Fas veya Suriye ayarında bir ülke olacaktı. Enver Paşa kazansaydı nelerin değişeceği daha da karanlık bir görünümde. Ama heykellerinin dikeleceği de kesindi…
Yeni bir kavşaktayız. Hukuk savaşı, vesayet, demokrasi kavgalarının bir kat altında uluslararası bir kavga var ve asıl çerçevede bunlar tarafından çiziliyor. Daha önce 100 yıl önce olduğu gibi… Abarttığımı, saçmaladığımı düşünenler 100 yıl önce ordunun başında bir Alman’ın, Alman subaylarının ve toplarının, Çanakkale’de İngiliz ve Fransızlara karşı bizi savunmaya çalıştığını, 2,5 milyon metrekare toprak kaybettiğimizi unutmasınlar. Yakın zamanlarda da Irak, Afganistan, Mısır, Libya veya Suriye’de olanları unutmasınlar.
Şu son olaya gelelim, Genelkurmay Başkanının tutuklanmasına; Eğer oyunu askerler kazanmış olsalardı bugün haklı olacaklardı ve İlker Paşa’da haklı olacaktı. Başına “Terörist” olma belası gelmeyecekti... Hatırlar mısınız, ABD Büyükelçisinin öncesinde “Boşuna kakafoni yapıyorlar, kapatma yok” dediği Anayasa Mahkemesi’nin AKP kapatma davasında varılan sonuçlardan biri de irtica konusunda AKP’nin odak olduğu değil miydi? Bu nokta çok önemli idi. O güne kadar 1’inci sorun olan ve mücadele için askerin inisiyatifinde olan irtica hızla tehlike olmaktan çıkarken asker de kaybeden oldu. Sonrasında ne olursa olsun haklı olanda iktidar ve yandaşları oldu. Doğru işin içine önemli miktarda hukuk, demokrasi, vesayet, inanç özgürlüğü, kimlik karıştırıldı ama başka türlü yenmezdi… Olay bu. Evet, konuya objektif bakarsanız farklı değerlendirmeler yapabilir, zaten haklı olması gereken şu idi, bu idi diyebilirsiniz ama kazanan haklılık gerekçelerini de kabul ettiriyor. En azından kendi döneminde…
Eğer, kazanmışsanız ya da kazanacak bir görünümde iseniz şahidiniz, yandaşınız, yalakanız çok olur. Bu gün kazanan ve kazanma görünümünde olan iktidardır ve bundan dolayı da haklıdır. Demokrasi, hak, hukuk kazanana göredir. Mesele bu azizim…
Şimdi benim ve sizlerin sayfalarca Genelkurmay Başkanının tutuklanmasını açıklamaya çalışmamızın ne derece yararı var?
Şu Uludere hadisesinde istihbaratın nereden geldiği belli değil, ama işin esası istihbarat aldığımız yerlerin bizi aldatmasıdır. Bölgede Kürtleri, bizi, Arapları, Sünnileri, Şiileri kontrolünde tutan, tutmaya çalışan güçler var. Bazen kavga ettiriyorlar bazen iyi geçindiriyorlar. Bunun içinde inançlarımız dahil her şeyi kullanıyorlar desem ve bazı örnekler versem, bu örnekler sizin de kandırıldığınızı söylese gururunuz hemen itiraz ettirir…
Halbuki oyunun ortasındayız ve oyunun farkında olduğumuz da, çok güçlü olduğumuzu da fark edeceğiz…
***
Değerli e-dergah okuyucu ve yorumcuları. Bazılarınız sık sık bana milletvekili olduğumu hatırlatıyor ve ya partimle ilgili yada vekilliğimle ilgili eleştiriler getiriyorsunuz. Ben burada yazmaya vekilliğimden çok önce başladım. Seçim dönemi de dahil olmak üzere asla partimle ilgili bir propaganda yazısı yazmadım. Her yazımda kendimi, yorumcu ve okuyucularımı günlük siyasetten uzak tutmaya çalıştım. Lütfen beni kendi fikirlerinin değil de sadece yanlış veya doğru partisinin eylemlerini savunan basit bir siyasetçi konumuna sokmaya çalışmayın. Ben sizlerle bir siyasetçi olarak değil en başından beri bir yazar olarak bu köşeyi paylaşmak istiyorum. Siyasetçiliğimle gurur duyuyorum ama burada siyasetçi değil bir yazar olarak sizinle bir şeyleri paylaşmak istiyorum.