Dikkat ediyor musunuz ne garabetler yaşıyoruz?
Eskiler hep söylerler, “Biz neler gördük, neler yaşadık” diye, inanın hiç biri bizim yaşadığımız gariplikleri yaşamamıştır. En azından bu kadar sık, üst üste yaşamamıştır. Artık, hiçbir şeye şaşırmıyoruz…
Bir çırpıda, son günlerde olup aklıma gelenleri sayayım, siz ayrıca ilavelerde bulunun;
-16 yaşında bir çocuk Cumhurbaşkanına hakaretten içeri atıldı. Kıyamet koptu tabi, Adalet Bakanı da mecburen tepki gösterince bırakmak zorunda kaldılar. Yargı bir kez daha siyasete yenilmiş ama kamuoyu vicdanı adaleti sağlamıştı.
-Yılların Galatasaray Kulübü, ne gereği varsa bu ortamda Saray ziyareti yaptı ve yönetimi bölündü. Başkan Yarsuvat’tan habersiz gittikleri açıklandı. Tam bir skandaldı. Bir Galatasaray yöneticisi yağcılığı had safhaya çıkarıp “Yabancı oyuncularımız Sarayı o kadar beğendiler ki hepsi Türk olmak istediler” cümlesi ile yılın saçmalığına aday oldu. Bir arkadaşım “Galatasaray’ın yabancıları Brunei Sulatanı’nın Sarayını görseler hepsi Brunei Arabı mı olmak isteyecekti?” diye haklı olarak soruyor…
-Cizre’de PKK ve Hizbullah yanlıları arasında çıkan olaylarda 3 kişi öldü. İlginç olayın daha ilginç yanı geçen ay Cizre'nin Sur ve Nur mahallerinde özerklik ilan eden YDG-H üyelerinin sonrada mahallenin sokak başlarına hendek kazmalarıydı. Daha da ilginç olanı ise, Mahalleye güvenlik güçlerinin girmesini engellemek amacıyla kazılan hendeklere güvenlik güçlerinin olaylara kadar, yani 2 aya yakın bir süre her hangi bir müdahale bulunmamış olmaları… Sanki olay devletin olmadığı bir yerde ve zamanda geçmiş…
-Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın 5 Ocak’ta Bakanlar Kurulu’nun Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanacağının Binali Yıldırım tarafından açıklanması 1 ay önce açıklanması konusunda nedense bu yazıdan 1 gün önce verdiği cevapta, “Bu tarihi veren Binali Yıldırım ise onun şahsiyle ilgili değil ama onun yerinde başka birisi de olsaydı böyle bir hakkı yoktu. Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında kalması gereken birlikte karar vermesi gereken bir konuda hiçbir sıfat taşımayan bir insanın 5 Ocak'ta hükümet Cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanacak demesi yanlıştır. Bunun yanlış olduğuna inanıyorum” sözlerini söylemesi çok diplomatik bir dille Binali Yıldırım’ı harcaması Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rest çekmesi ve devlette yeni bir kaosun başlaması anlamını taşıyordu…
- İki yıl önce bilim ve felsefe yapmaya son derece müsait bir dilimiz olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı’nın 49. TÜBİTAK Bilim Özel ve Teşvik Ödülleri törenindeki konuşmasında “Şu anda Türkçenin mevcut kelime haznesiyle felsefe yapamazsınız” demesi ve “Ya Osmanlıca ya da İngilizce, Almanca, Fransızca kelime ve kavramlara başvurmak zorundasınız” diye de ilave etmesi tam bir skandaldı.
Bunlar aklıma bir çırpıda gelenler, inanın araştırmadan yazdıklarım. Bazıları Galatasaray örneğinde olduğu gibi çok önemli değil, bazıları ise Cizre’de devlet olmaması örneğinde olduğu gibi çok önemli. Süreç Kandil’e yönelmişken Kandil patronlarının ciddi ciddi devleti tehdit etmelerini dahil etmedim buraya…
Sadece toplumun halini, devletin tepesinde olanların sefilliğini, devletin yönetilmez durumunu vicdanların görmesini istiyorum…