
Günün ilginç haberi, Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ’un “Gece ziyaretleri”
İlker Paşa, akşam saatlerinde yanına korumasını, yaverini almadan, Ankara’da ve yakınındaki şehit ailelerini ziyarete gidiyor, dertlerini dinliyor, onlara moral veriyormuş.
Bu haber sizi şaşırttı mı?
Beni hiç ama hiç.
Orgeneral İlker Başbuğ’u iyi tanıdığım için olsa gerek.
İlker Paşa benim tandığım “En farklı” komutandır.
Bir yanda tam bir diplomat, askeri aristokrasi mensubu, ciddiyet abidesi.
Diğer yanda askeriyle içiçe, alçakgönüllü bir komutan.
yıllar önce, henüz kuvvet komutanı değilken yazmıştım İlker Başbuğ’u.
General olduğu günden bu yana, yemeklerini generallere ayrılan bölümde değil bazen erlerle, bazen astsubaylarla yiyen, yemekhanelerde askerleriyle birlikte karavanaya kaşık sallayan, rütbesizinden, en yüksek rütbelisine kadar bütün personeliyle diyalog içinde farklı bir Paşadır İlker Paşa.
Bu yakınlık içinde otoritesini koruyan, prensiplerini herkese kabul ettirmiş tam anlamıyla “Kadife eldivenli çelik bir eldir”
Nerede ne diyeceğini bilen, neyi söylememesi gerektiğini çok iyi ayırt edebilen, kamuflaj giysiler içinde bir salon adamı, bir Devlet adamıdır.
Atatürk ilkeleri üzerine kitapları, tezleri olan, bu ülkenin kurucusunu kendine “Sermaye” değil, “Önder” yapmış bir Atatürkçüdür.
Ordunun tüm kademelerinin saygısını, beğenisini ve hepsinden önemlisi “Kalbini” kazanmış gerçek bir askeri önderdir.
Bir yıl sonra Genelkurmay Başkanlığı’nı devraldığında sizler de onu daha iyi tanıyacaksınız.
Benim haklı, onun farklı olduğunu siz de göreceksiniz.
Sırada Digitürk var demiş miydik?



Doğan Grubu’nun şimdi de Digitürk’ü hedef alacağını ve oraya saldıracağını söylemiş miydim, söylememiş miydim!
Söylemiştim çünkü “Ruhlarını” biliyorum.
Dediğim çıktı ve Doğan Grubu, D-Smart adına Futbol Federasyonu’na bir teklif vererek Digitürk ile yapılan sözleşmenin feshini ve daha yüksek olan kendi tekliflerinin kabulünü istedi.
Aslında bu hamleyi canlı yayında, Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy’u bir programa konuk edip, orada şov halinde yapacaklardı ama Ulusoy bu tuzağı farketti ve düşmedi.
Digitürk’e yönelik saldırı tipik “Doğan davranışı.”
Hiç bir şeyi baştan yaratma.
Başkaları yapsın, yaratsın, sen fırsatını bulunca, fırsatını bulamazsan bilek bükme yöntemiyle ele geçir.
Bakın Doğan Grubu’nun kurup sıfırdan var ettiği ne var?
Hiç bir şey.
Milliyet’i aldılar, Hürriyet’i aldılar, Kanal D’yi aldılar, POAŞ’ı aldılar.
Kurdukları ne var?
Bir kaç başarısız girişim hepsi o.
Digitürk’ün başında ortaktılar. Baktılar ki, risk var bıraktılar. Aradan yıllar geçti, Digitürk yoktan bir marka oldu,. bir güç oldu şimdi kapma zamanı.
Süperligin yayın hakları için Digitürk’ten 10 milyon dolar daha fazla öneriyorlar.
Peki daha önce neredeydiniz?
Madem futbolu kalkındırmayı bu kadar istiyordunuz, geçen ihalede neden boş zarf verdiniz?
Digitürk yılarca zarar etti ama bir sistemi, bir anlayışı oturttu. Şimdi iş hazır lokma oldu Doğan saldırıda.
Ayrı şeyi yıllar önce Cine5’e yaptılar.
Doğan ve Bilgin bir ortaklık kurarak havuzu bozdular. Fenerbahçe ve Beşiktaş’ı ayartıp havuzdan çıkardılar. Bu iki takımın maçını yayınlayamadılar ama Cine 5’in işini bozdular, taraftarın maç izleme zevkini katlettiler.
Hatırlarsanız bu hamle, o zaman öyle bir medya kavgası çıkardı ki, medya o gün rezil olmaya başladı ve hala onun acısını çekiyor.
Şimdi de Karamehmet’i köşeye sıkıştırıp, bürokrasideki adamlarının da desteğiyle medya tekellerini güçlendirmek için Digitürk’e saldırıyorlar.

Ben de Galatasaray’ımın Avrupa Kupası maçlarını izleyememek pahasına buna tepki gösteriyor ve zaten adam gibi bir yayın yapamayan D-Smart’ı evime sokmuyorum.
Futbol aşkına, tekele izin vermemek için.