Talat Atilla Öcalan test edildi! Değişim var! Tüm arşivi yaktılar! 'Tekbirlerle gömün beni!' |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN Çakralar ve Uyanış |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva EGO İŞÇİLERİ |
Cengiz Altınsoy Benim güzel memleketim... |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
Batıya Yönelik Ezberler
Türkiye’de ve Batı dışı bazı ülkelerde, Amerika da dâhil olmak üzere Batılı ülkelere yönelik bazı EZBERLER mevcuttur; bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir:
“Batılı ülkeler, çağdaşlığı, medeniyeti, insancıllığı (hümanizm) temsil ediyorlar”.
“İnsan hakları, Batılı ülkelerde en üst düzeyde mevcuttur; insanlar, haklarıyla bütünlük içinde çok değerlidirler; bu ülkelerde insanlar tam bir hukukî/kurumsal koruma altındadırlar”.
“Hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, demokrasi deyince ilk ve tek akla gelen Batılı ülkelerdir; bu ülkelere, anayasal devlet ve anayasal demokrasi de denmektedir”.
“Batılı ülkeler haricinde kalan diğer ülkeler, geri, gerici, gelişmemiş, vahşi, insanların değersiz olduğu, baskıcı, otoriter ya da totaliter devletlerdir”.
“Kısaca insanlar, sadece Batılı ülkelerde hür ve değerlidirler, insan hakları en üst düzeyde sadece bu ülkelerde koruma altındadır”.
“Batılı ülkelerin resmi söylemlerine göre, terör örgütleri ve eylemleri, insanlığa karşı işlenen cinayetlerdir; bu sebepledir ki terör örgütlerini desteklemek insanlığın inkârıdır”.
Batılı Devletlerin Kirli Yüzü
Batılı ülkelerle alakalı bazı belirlemeler daha yapacağım.
Bilim ve teknolojinin en çok geliştiği ülkeler arasında Batılı ülkeler yer almaktadır.
Her türlü medya unsurlarının en etkin şekilde kullanıldığı ülkeler Batılı ülkelerdir.
Batılı ülkeler, kendi ülkelerinde ve diğer ülkelerde medya üzerinden oluşturdukları algılar yoluyla en üst düzeyde etkili olmaktadırlar. Hem iç hem de dış kamuoyunu meydana getirdikleri algılarla yönlendirmeye çalışıyorlar. Bunda çoğu kereler başarılı da oluyorlar.
Menfaatlerine dokunmadığı ölçüde, çoğulculuğun olduğu da söylenir, bu ülkelerde.
Bu ülkelerde, GÜVENLİK en üst düzeyde önceliklidir; ama dış ve iç kamuoyuna algısal olarak tam hürriyetçi ve serbestîyetçi bir görüntü verirler.
Oysa bu ülkelerde, “İYİ GÜN” yönetimleri söz konusudur.
Dünya genelinde meydana gelen terör eylemlerinin ve mevcut terör örgütlerinin birçoğunu kendileri yönettikleri için, bu ülkelerde (Batı) terör eylemleri pek meydana gelmez.
Kazara bir terör eylemi gerçekleşecek olsa, bu devletler derhal güçlü yumruklarını vururlar. İnsan hakları, hukuk devleti, insancıllık, orantılı güç kullanımı vb. derhal tatile çıkarılır. Ayrıca, terörü desteklemeyi kendileri için HAK bilen Batılılar, çuvaldız kendilerine battığında derhal kabadayılaşırlar. Nitekim 11 Eylül 2001 sonrasında ABD Başkanı George Walker Bush, terörü destekleyen herkesi ABD düşmanı listesine eklediğini açıklamıştır.
Benzer şekilde Fransa’da geçmiş yıllarda 2 terör eylemi gerçekleşti; 2 yıl süreyle olağanüstü hal ilan edildi. Ama ezberciler, bu ülke hakkında hiçbir eleştiri getirmediler.
ABD’de, 11 Eylül 2001’de İkiz Kulelere yönelik uçakla yapılan terör eylemlerinden sonra bu ülke hala olağanüstü hal rejimi ile yönetilmekte. Ezberciler, bunları da görmüyorlar.
ABD’de Guatanamo kampında yıllarca, bir kısmının masum olduğu bizzat kendileri tarafından itiraf edilen insanlara en ağır işkenceler uygulanıyor. Ama bizdeki ezberciler, bu vahşete yönelik de tek kelam etmiyorlar.
Gelelim Batı’nın Terör Besleyici Yüzüne
Yukarıda ezbercilerin bir ezberinden söz etmiştik; o da şu şekildedir:
“Batılı ülkelerin resmi söylemlerine göre, terör örgütleri ve eylemleri, insanlığa karşı işlenen cinayetlerdir; bu sebeple terör örgütlerini desteklemek insanlığın inkârıdır”.
Peki, fiili pratikler ve hakikatler bu belirleme ile ne kadar uyumludur?
Cevap veriyorum, Batılı ülkelere ilişkin bu belirlemeler yüzde yüz YANLIŞTIR.
Batılı ülkeler, insanlık tarihi boyunca, hiçbir emsaline rastlanmayacak şekilde, teröre karşı ikiyüzlü politikalar uyguluyorlar ve söylemler dile getiriyorlar.
Noam Chomsky, terör konusunda ABD’nin ikiyüzlülüğünü şu şekilde ifade etmiştir:
“Geçerli terör tanımının, ABD siyasetini belirleyen kişilerin bakış açısına göre yapılması gerekmektedir. Terör, onu bize (Amerika) karşı uyguluyorsanız standart anlamda terördür, ancak onu biz (Amerika) size karşı uyguluyorsak, iyi huyludur, insanî müdahaledir, iyi niyetle yapılmaktadır. Fiilen kullanılan tanım budur”.
Noam Chomsky, Edward S. Herman, O’sullivan Gerry ve Alexander George’a göre:
“Devlet terörünün boyutları devasadır ve bunun başlıca failleri, ABD, Batı ve onların destekçileridir”.
Esasen yapılan bu izahatlar, hem Amerika’nın hem de diğer Batılı ülkelerin teröre ilişkin ikiyüzlü, vahşi ve benmerkezci yaklaşımlarını çok net bir şekilde yansıtmaktadır.
Terörü Kuran, Koruyan, Besleyen Batılı Ülkeler
Bu işin lamı cimi yoktur; PKK’yı Türkiye’ye karşı kuran, organize eden, her türlü lojistik desteği veren ülke ABD’dır. Benzer şekilde, PKK’nın doğrudan Suriye’deki uzantısı olan PYD/YPG’ye, içerisinde kimi NATO üyesi ülkelerde bile olmayan silahların olduğu 1205 TIR dolusu askeri malzemeyi yollayan, askeri eğitim veren; biraz sonra bahsini edeceğim İstiklal Caddesindeki bombayı patlatan teröristi eğiterek Türkiye’ye yollayan, bu saldırıyı düzenleme emrini veren terör grubunu mutlak olarak yönlendiren Amerika’dır.
Diğer Batılı ülkeler de, ABD’yi bu politikalarından dolayı tam desteklemektedirler.
Mesela, Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna’nın 3 Ağustos 2022 günü Suriye’deki PKK uzantısı terör unsurları için “Kürt savaşçıları unutmayacağız” demesi, 102 Fransız Parlamenterin, Suriye’deki PYD/YPG terör örgütü militanlarını “barışı tesis ediyorlar” diyerek kutsaması; Fransız Lafarge’ın PKK ve uzantılarına, Türkiye’ye yönelik terör eylemlerini gerçekleştirmek üzere sığınak ve tünel yapabilmeleri için özel beton sağlaması, Fransızların, ABD’nin PKK ve uzantılarına yönelik kurucu, yönlendirici, organize edici ve koruyucu fiillerini destekleyici yöndeki söylemlerin bazılarıdır.
Fransa adına yapılanlar, diğer Batılı ülkelerin Amerika’nın PKK ve uzantılarına yönelik politikalarına verdikleri desteğe ilişkin sadece bir örnektir. Diğer Batılı ülkeler de benzer yönde tutumlar sergilemektedirler.
Benzer şekilde, Batılı ülkelerdeki medyanın, resmi politikaları tamamlayıcı şekilde, PKK’yı bir terör örgütü olarak değil, “özgürlük savaşçıları”, “aktivist” vb. isimlerle nitelemeleri, terör örgütü yöneticilerini televizyonlarda misafir olarak kabul etmeleri, PKK’nın meşru organizasyon olduğu yönünde gerçekleştirdikleri bir algı operasyonudur.
Aslında, bu ülkelerin resmî metinlerinde, PKK’nın terör örgütü olduğundan söz edilir.
Ama bu resmî söylemler, sadece dünya kamuoyuna yönelik, “terör örgütü karşıtlığı” görüntüsü ve algısı oluşturmak amaçlıdır.
Batılı ülkeler, resmiyette terör örgütü olduğunu ilan ettikleri PKK’ya karşı gerçek yüzlerini, bu örgütü mutlak olarak destekleyerek göstermektedirler.
İstiklal Caddesindeki Patlama
13.11.2022 günü saat 16:20 sıralarında, İstanbul’da İstiklal Caddesinde, Amerika’nın mutlak olarak kontrolünde olan Kobani’deki terör elebaşılarından alına emir ve talimatla kanlı bir terör eylemi gerçekleştirildi. Bombacı terörist Ahlam Albashir kısa süre içinde yakalandı.
Bu hain kanlı terör eyleminde, 6 masum vatandaşımız hayatını kaybederek şehit oldu, 81 vatandaşımız da yaralandı. Rabbim şehitlerimize rahmet eylesin yaralılara şifalar versin.
İçişleri Bakanımız Sayın Soylu bu hain terör eyleminin gerçekleştirilmesi talimatının Kobani’deki PYG’li terörist elebaşılar tarafından verildiği bilgisine sahip olduklarını belirtti.
Gerçek yüzlerini gizlemek isteyen terör organizatörü Batılı ülkeler, derhal, bu eylem sebebiyle Türkiye’ye taziye yarışına giriştiler.
ABD Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karine Jean-Pierre ve Ankara Büyükelçisi Amerika adına taziye açıklamaları yaptılar.
Diğer Batılı ülkeler de aynı şekilde, Türkiye’ye taziyelerde bulundular.
Amerika’nın bu canavarca terörist (devlet terörü) yüzünü gizlemek için yaptığı taziye açıklamaları ile alakalı İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu şu resmî tepkiyi vermiştir:
“Amerikan büyükelçiliğinin taziye dilemesini kabul etmiyoruz, reddediyoruz. Kobani gibi terör bölgelerini besleyen, oradan Türkiye’nin huzurunu bozmaya çalışan bu anlayışa kendi Senato’larından para gönderen bir devletle bizim müttefikliğimiz elbette ki tartışılmalıdır. Bu kadar açık ve net. PYD’yi orada kim besliyorsa, PKK’ya kim iç istihbarat sağlamaya çalışıyorsa fail odur”. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, bu açıklamayı tamamlayıcı mahiyette şu sözü söylemiştir: “Terör örgütüne destek verenler dökülen her kana ortaktır”
Aslında bu resmi açıklamalar, yazımızın başlığının muhtevasını ortaya koymaktadır.
Güya sözüm ona Amerika’nın hürriyetçi, demokrat, dürüst(!?!?) görünümlü küresel algı operatörlerinden New York Times, bu kanlı terör eylemini şu şekilde duyurdu:
“Her yıl dünyanın dört bir yanından Türkiye'yi ziyaret eden on milyonlarca turistin çoğu, Pazar günkü bombalamanın gerçekleştiği bölgede vakit geçiriyor”.
New York Times, ayrıca ABD’nin resmi söylem düzeyinde terör örgütü olduğunu söylediği PKK hakkında sürekli “rebels (isyancılar)”, “Kurdish rebel group (âsî Kürt grubu)” nitelemeleri yapmaktadır. PKK, ABD ya da bir başka Batılı ülke aleyhine, Türkiye’de yaptığı katliamların, terör eylemlerinin binde birisini yapsaydı, New York Times’ın yayınları mutlaka burada belirtilenlerden yüzde yüz farklı olurdu.
Bu yayın organının bu haber ve söylemlerle amacının, bir yandan İstanbul’daki turizm hareketliliğini vurmak, diğer yandan da, küresel kamuoyunda PKK’nın bir terör örgütü olmaktan çıkarılarak, “basit bir isyancı grup” olduğu yönünde algı oluşturmaktır. Aslında bu yayın organının daha başka amaçları da var, ama şimdilik bu kadarla yetiniyorum.
DEAŞ, İŞİD, PKK/PYD/YPG, FETÖ, El-kaide diye müstakil terör örgütleri yoktur.
Müstemleke (emperyal, sömürgeci) ülkeler, önce bu örgütleri kuruyorlar.
Daha sonra adını terör örgütü olarak koyuyorlar.
Bir müddet sonra da bunların terör listesinde olduğunu ilan ediyorlar.
Bu örgütlerden bir kısmını da “hürriyet savaşçısı” olarak ilan ederek, terör örgütü olmadıklarını söylüyorlar. PYD/YPG buna misal teşkil etmektedir.
Batılı ülkeler, terör örgütlerinden bir kısmını, işgal etmek istedikleri ülkelerde önce kuruyorlar. Sonra, ilgili ülkeyi bu örgütün işgalinden kurtaracağı iddiası ile bu ülkeye giriyorlar. İşgal işi tamamlandıktan sonra, bir başka işgali meşrulaştırmak için söz konusu terör örgütünü unutturuyorlar. Bunun en bariz misali de, DEAŞ/İŞİD’dir.
Chomsky’nin ifadesiyle, El-kaide, 1980’li yıllarda, Afganistan’da Rus işgaline aracılık eden Necibullah rejimini yıkmak maksadıyla, Ruslara karşı kendi çıkarlarını korumak için, ABD tarafından kuruldu. Maksat hâsıl olduktan sonra, bu örgüt uyutuldu. 11 Eylül 2001 tarihi geldiğinde, bu örgüt tekrardan sahneye sürüldü. Hem de ABD’nin bu örgüte mutlak karşı olduğu izlenimi verilmek ve bu algıyı güçlendirmek için, daha başka amaçlara ulaşmak maksadıyla, İkiz Kuleler bu örgüte vurduruldu. Ya da bu örgütün vurduğu söylendi. Sovyet Rejiminin dağılması sonrasında İslam’ın düşman ilan edilmesi yönündeki politikalara bu eylemle giriş yapıldı. Bu eylemle, İslam karşıtlığının meşrulaştırılması amaçlanmıştır.
Özetle belirtmek gerekirse; PKK ve PKK’nın mutlak uzantısı PYD/YPG, DEAŞ/İŞİD, El-kaide ve FETÖ, bağımsız müstakil terör örgütleri değildirler. Bunlar, müstemleke güçlerin mutlak olarak yönettikleri terör eylemcileridir. Batılı müstemleke güçlerinin nizami askerleri ne ise bu terör örgütlerinin militanları da odur. Yani ABD ordusundaki askerlerle PKK militanları aynı düzeydedir. Bu militanlar, ABD adına savaşan terörist görünümlü askerlerdir.
Bu sebepledir ki, müstakil amaçları olan terör örgütleri yoktur; “devlet terörü” vardır. Amerika ve İsrail terör örgütleri vasıtasıyla en çok “devlet terörü” gerçekleştiren iki ülkedir.
Diğer Batılı ülkeler de, bu terör örgütlerini değişen ölçülerde destekleyerek, himaye ederek, “devlet terörü” gerçekleştiren ülkeler listesine dâhil olmaktadırlar.
Batılı ülkelerin sosyal Darwinist politikalar yoluyla uyguladıkları terörist politikalar, onların gerçek kimliklerini ve yüzlerini net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Ama hâkim oldukları küresel medya tahakkümü yoluyla, bu şeytani terörist yüzlerini, melek görünümlü göstererek, bu yönde güçlü algılar oluşturarak gizlemektedirler.
Bu gizleme işinde de oldukça maharetlidirler.
Benim gibi bazı BASİRETLİ kişiler hariç, bu kirli şeytani yüzlerini, dünyadaki insanların büyük çoğunluğuna karşı, bu münafıkane algılarla gizlemeyi başarmaktadırlar.
Ülkemizdeki bazı BATI TAPICILAR da, sırf İslam’a karşı düşmanlıkları veya Batıya karşı saflıkları ya da safdiriklikleri sebebiyle bu politikalara ve algılara kanmaktadırlar.
Batılı terörist devletler ne yaparlarsa yapsınlar, necip Türk milleti, bu kandırmacalara karşı tek yürek-tek bilek olacak; Batının bu oyunlarını görmeyenlere, görmek istemeyenlere, Batılıların iç ajanı olarak hareket edenlere layık oldukları cevabı en üst perdeden verecektir.
PKK-YPG/PYD-HDP ittifakına, bu ittifak yapısı ile örtülü ya da açık ittifak kuranlara, bunlarla yaptıkları ittifakları gizlemeye çalışanlara da bu millet, yeri ve zamanı geldiğinde layık oldukları şamarı vuracaktır. Bundan hiç kuşkum yoktur. Biraz sabır gerekiyor.
“Gelecek yüz yıl Türkiye yüzyılı” olacaktır. Bu amaç gerçekleştiğinde, Türkiye’ye karşı teröristlik yapan ülkelerle uşaklarının Ülkemize karşı kıyama kalkacakları günler çok uzak değildir. Yeter ki buna inanalım. Ben inanıyorum, bu millet de inancını yakın gelecekte en kararlı şekilde bütün dünyaya karşı ortaya koyacaktır.
Son sözüm şudur: “Şu istikbal inkılabatı içerisinde en yüksek gür sada (ses) Türkiye’nin olacaktır”. NOKTA.
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 30550 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |