Başbakan geçen hafta İmralı ile yani Abdullah Öcalan ile görüşüldüğünü açıklamıştı. Birkaç gün önce de Başdanışmanı ve Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan PKK ile görüşüldüğünü net bir şekilde ifade etti. Hemen arkasından da Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay tüm bunları teyid ederek görüşmelerin silah bırakma amaçlı yapıldığını söyledi.
Değerli dostlar, bunlar çok önemli konular. Türkiye’nin geleceği için hayati önemde konular. Toplumun çok fazla ilgi göstermemesine bakmayın, ülkesini seven her aydın, münevver için mutlaka dikkate alınması gereken, üzerinde çok düşünülmesi ve tartışılması gereken konular.
Kimse “Aaa, bakın iktidar bebek katili ile görüşüyor” veya “İktidar müthiş cesaret gösteriyor” Diyip konuyu basitleştirmesin. Kimse bu konuyu istismar etmesin ve siyasete malzeme olarak kullanmasın. Gelinen bu nokta bir sürecin sonunda mecburi istikametin Hükümeti, dolayısı ile Türkiye’yi getirdiği noktadır.
Siyasete malzeme olarak kullanmaması gerekenlerin başında da iktidar geliyor. İktidar şimdiye kadar görüşmeleri de, Kürt meselesini de hep siyasetine malzeme olarak kullandı. Biliyorsunuz, önce 2005’de “Kürt Meselesi” var dedi, 2009’da “Demokratik Açılım” yaptı, en son 2011 seçim kampanyasında da “Kürt sorunu yoktur, terör ve PKK sorunu vardır” türü bir söylemi benimsedi. Görüşmeler konusunda da “Terör örgütü PKK ile görüşmüyoruz, müzakere etmiyoruz, bunu ispat etmeyen şerefsizdir, alçaktır” söyleminde bulunan Başbakan, durum meydana çıkınca “Ben emir verdim. Benim adıma görüşmeler yaptılar” demek zorunda kaldı, ama gün geldi, “Hükümet değil, devlet görüşüyor” da dedi. Aslında bu konuda söylenen ve yapılan çelişkilerini ortaya koysam ne zelil vaziyette olduğumuz ortaya çıkar…
Maalesef terör örgütü ile müzakereler konusunda hep kaybeden ülke oldu. Şimdiye kadar müzakereler sonucu kamuoyunda kazanan, legalite kazanan, kamuoyu nezdinde meşruiyet kazanan hep PKK oldu. Hükümet, seçim dönemlerinde teröre ara vermesi karşılığında PKK’ya önemli tavizler verdi. Artık, Abdullah Öcalan da kamuoyu nezdinde meşruiyet kazanmış ve Başbakan’ın açıklamasına göre terör örgütünün yasal temsilcisi durumuna gelmiştir. (Bu durum bugünden ziyade yarın için anlamlıdır)
Başta belirttiğim üzere, Başbakan ve diğer üst düzey yetkililerin açıklamaları terör örgütü ile müzakerelerde yeni bir döneme girdiğimizi gösteriyor. Artık, terör örgütü, Türk Devletinin legal muhatabı olarak kabul edilmiş durumdadır. Açıklamalar sonrası uluslararası hukuk açısından durum budur. Bundan sonra Hükümetin ve PKK’nın bu konuyu istismar etmesine izin vermememiz lazım. Yani, pazarlıklar, yerel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine girerken halka terörü bitirdik algısı oluşturmak üzerine yapılmamalı, terör gerçekten sonlandırılmalıdır.
PKK ile görüşülüyor, PKK meşru kabul ediliyor anladık ama şu soruların da cevaplarını almamız gerekiyor;
1-PKK ile masaya Türk Hükümeti -açıklandığına göre- “Silah bırakılması” amacı ile oturmuştur. Peki, PKK hangi amaçla oturmuştur? Hangi PKK ile görüşülmektedir? (PKK’nın birkaç bölünme gösterdiğini biliyoruz)
2-Görüşmeler hangi seviyede yapılmaktadır?
3-İmralı muhattab alınmış ise- ki öyle olduğu açıklandı- görüşmeleri nasıl yapıyoruz? İmralı kendi cenahı ile nasıl görüşüyor? Bir mahkum olduğuna göre acaba özel bir ayrıcalık mı tanınmış durumda?
4-Terör örgütü ile hangi birimler görüşüyor? İstihbaratçılar yanı sıra Genelkurmay, İçişleri ve Adalet Bakanlığı da devrede midir?
5-Terör örgütü ile görüşmeler konusunda TBMM’ne veya muhalefet partilerine bilgi verilmekte midir yada bilgi verilecek midir?
Aslında soruları uzatmak mümkün. Sizde biraz düşünürseniz ilave sorular kolaylıkla bulabilirsiniz, ancak bu konunun sonunu, nereye varacağını, yarın nasıl bir Türkiye olacağını da düşünmemiz ve kamuoyuna anlatmamız lazım.
Evet, pazarlıklar sonucu nasıl bir Türkiye oluşturuluyor?