Gece Ahmet Hakan’ın programında Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’i izledim. Siyasi bir kişilik olarak görevim ama bu sefer partimin Ankara seçim koordinatörü olarak daha bir görev şuuru ile izledim. Daha programın başında siyasi soru sorulmasını istemediği ve bunu da gazetecilerin ve Ahmet Hakan’ın kabul ettiklerini öğrendim ve şaşırdım. Aslında konu şu; kendisine 17 Aralık sorulur da Tayyip Beyin deyimiyle paralel yapıyı eleştirirse oy kaybetmesi, eleştirmezse diğer türlü sorun olacak olması… Siyasi bir kişi siyasi bir programa çıkıyor ve siyasi soru yok diyor… Saçmalığı geçtik, Gökçek bu, freni, endazesi yok ki, kendini tutamıyor ve başlıyor siyasete girmeye ve habire CHP’ye giydiriyor…
Televizyonu izlerken birkaç tweet attım. Bir tanesi şöyleydi; ‘MGökçek’e oy verenlerin çoğu eğitimsiz olmasa CNNTurk’deki program sonrası bile oylarının tümünü kaybederdi. MYavaş nerede MGökçek nerede…’ Bu tweetime bir çok cevap geldi. Özetle CHP zihniyeti bu halkı küçük görüyorsunuz, gibi cevaplar…
“Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?” ayetini duymamış, dinine dahi babadan kalan bir gelenek olduğu için bağlı olan bu cahil insanlara ne anlatacaksınız? Eğitimli ile eğitimsiz tabi ki bir değildir. Tabi ki insanı cahil veya eğitimli veya ne olursa olsun hor görmek, aşağılamak yanlıştır. Tabi ki seçim sandığında her vatandaşın oyu eşittir ama eğitimli ile eğitimsizi aynı saymak eğitime hakaret değil midir?
Biz nasıl bir toplum olduk böyle? Düşünmeden belli kalıplara göre hareket ediyoruz…
Geceki programda M. Gökçek bir ara Eskişehir yolu başlangıcında 70 küsur milyon liraya yaptırdığı ancak projesine uygun olmadığı için mahkeme kararıyla yıkılan çelik kafesi 100 kusura sattığını böylece zarar etmediğini söyleyince tepem attı. Asıl insanlarla, eğitimsizlikle alay etmek bu değil miydi? Adam göz göre göre insanlarla alay ediyor ve oy alıyor. Düşünebiliyor musunuz 20 yıldır Ankara’yı yönetiyor… Eminim çelik kafesi 70 milyona yaptım yıkım kararı çıkınca 100’e sattım zarar etmedim diyince belediyenin zarar etmediğine inanan milyonlar vardır… Kimse o yıkım işi de olmasaydı en az 200’e satardın diye düşünmez… Şimdi o cahiller bu edepsizliğe karşı çıkanlarla bir mi tutulacak?
Ankaraspor’da, Ankaragücü’nde batırdığı belediye meblağları ise pek gündeme dahi gelmez, gelse dahi kimsenin umurunda olmaz... Şimdi bunu sorun etmemek mi halkçı olmak?
Toplumda cahilliği halkçılık, tembellik teşvikini halkçılık, şerefsizliği halkçılık olarak yutturmaya çalışan bir kesim var. Allahtan korkmadan, kuldan utanmadan…
Zorluk derecesi çok yüksek bir dönemde yaşıyor ve insan olmaya çalışıyoruz. Şeref, haysiyet, cehalet, edep, ahlak, namus gibi kavramlar zıtları ile karışmış vaziyette… Hepimiz için zorluklar, sıkıntılar var. Geçim derdinin ötesinde tüketme derdi var. Hayat zor ama bazı basit insanlık kurallarını da unuttuk iyice… Adam, hatta din adamı “Herkes çaldı sıra bizimkine gelince mi sorun oluyor” diyebiliyor bu toplumda…
Hepimize sabırlar diliyorum ama Ankara’da yaşayanlara biraz daha fazla…