Geçen yazımda bazı rezaletlere işaret etmiştim. Çoğunluk katılırken birkaç yorumcu eleştirmiş yazımı. Bazıları Erdoğan’a yönelik hiçbir eleştiriyi kabul etmiyor. Hayretle görüyorum ki Erdoğan ne yapsa haklıdır, doğrudur anlayışında olanlar var. Türkiye’nin yeni bir anlayış ve yönetim tarzına doğru kaydığını ve bu tarzın Ortadoğu’nun tek adam yönetimi olduğunu bazılarımız maalesef göremiyoruz. Daha doğrusu görüyoruz da görmek, anlamak mı istemiyoruz bilmiyorum. Bazılarının birinin iradesiyle yaşamak, yani iradesini başkasına devretme konusunda sorunları yok sanırım…
Cumhurbaşkanlığı seçimleri 10 Ağustos’ta yapıldı. Tartışmalı bir seçim olmadı 11 veya 12’sinde YSK mazbata verebilirdi ama nedense 15’inde Cuma mesai bitimini tercih etti. TBMM Başkanı’nın ve Cumhurbaşkanı Gül’ün yapmaları gerekenler vardı, bu yazının yazıldığı sabah saatlerine kadar nedense yapmadılar. Seçim sonuçları halen resmi gazetede yayımlanmış değil. Başbakanlık resmi gazeteyi yayımlatmıyor. İnanılır gibi değil…
Halbuki Anayasa’nın 101’inci maddesi çok açık. Cumhurbaşkanı seçilen milletvekilinin, vekilliği düşer. Dolayısı ile başbakanlığı düşer ve yenisi kuruluncaya kadar bir başbakan yardımcısına mevcut cumhurbaşkanı tarafından hükümeti devam ettirme görevi verilir. Erdoğan mazbatayı aldığı andan itibaren Cumhurbaşkanıdır ama göreve başlamamıştır. Bu teamül olarak da böyledir. Daha önce Turgut Özal ve Süleyman Demirel başbakan iken cumhurbaşkanı seçildiklerinde böyle olmuş ve başbakanlığı, milletvekilliğini ve parti başkanlığını bırakmışlardı. Birinde Başbakan Yardımcısı Ali Bozer, diğerinde Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü başka bir partiden olmasına rağmen Başbakanlığa vekalet etmişlerdi. Şimdi neden olmuyor, sakınca nedir?
Bir devlet krizi ile karşı karşıyayız ama onu geçelim bir önemli soruya cevap bulalım; Başbakan iken halk oyuyla seçilmiş bir cumhurbaşkanı neden, Anayasayı ve teamülleri ihlal eder ve 10 gün koltuğunu devredip bir hazırlık ve dinlenme dönemi geçirmez?
Bir sakıncası mı var?
Sakıncası nedir?
Korkulan nedir?
Birileri henüz görevi başlamamış da olsa yüzde 52 ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanı’na ne yapabilirler ki?
Bu birileri kim?
Seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın korkuları varsa nasıl cumhurbaşkanlığı yapabilecek ki?
Erdoğan ayrılınca teamül gereği Bülent Arınç’a başbakanlık vekaleti verilecekti, güvenilmiyor mu yani?
Soru çok…
Bilmediğimiz, anlamakta zorluk çektiğimiz bir şeylerin olduğu ve daha kötülerinin beklendiği kesin…
Hem de çok kötü şeyler…
Bu rezaleti de galiba ilk ben “Bi Karar Versek” başlıklı yazımda işlemiştim. İtiraz edenler olmuştu. “Neden sorun yapsın Erdoğan’da diğerleri gibi teamül ve Anayasa’ya uyar” demişlerdi… Şaibeli bir cumhurbaşkanı başka nasıl davranabilir ki?
Bu daha başlangıç…
Daha sıkıntılı, sorunlu günler göreceğiz…
Yazımın sonunda önemli gördüğüm bir başka konuya da değineyim;
Medyada PKK’lı Masum Korkmaz heykeli yıkıldı diye gururlu bir anlatım var. Oysa Güneydoğu’dan gelen haberlere göre bu olay üzerine bölgede PKK Atatürk heykeli bırakmamış, hemen hepsini yıkmış. Dediklerine göre AKP bilerek yaptırmış bu işi… Şimdi “Hem PKK heykelini yıktırdık hem de Atatürk heykellerini” diye kıs kıs gülüyorlarmış, devlet yöneticilerimiz…
Devlet adamlığı sıfır seviyesinde olan birini devletin başına geçirdik. Daha çok tartışırız ama çok şey kaybadeceğiz….