Uzun bir süredir Sabah’taki derin kargaşayı yazıyoruz. Kurumsallıktan uzak ‘topal ördek’ yapısıyla her gün başka bir vukuatın altına imza atan bir gazete konumuna geldiler.
Devlet eliyle yönetilse bile, Devletin bu kadar basiretsiz bir irade koyabileceğini Sabah sayesinde öğrendik!
Aslı Aydıntaşbaş hakkında en ağır yazılar bu haber sitesinde yayınlanmıştır. Kaderin işi aynı Aslı Aydıntaşbaş’ın hukukunu korumak ta yine bize düşecek.
Aydıntaşbaş’ın görevden alınması bir Ergun Babahan ayıbıdır.
Aslı Aydıntaşbaş’ı Washington Temsilciliği görevinden Ankara Temsilciğine getiren Babahan, bir süre daha görevde kalmak uğruna TMSF’ye boyun eğdi.
TMSF’nin göreve getirdiği Okan Müderrisoğlu’nu “Göreve getirilirken haberim olmadı, tanımıyoruz” diyerek Aydıntaşbaş’a enerji pompalayan Babahan’ın kendisi.
Babahan’ın sözde dik duruşu üzerine aynı sözleri Sabah’ın Ankara bürosunda seslendiren Aslı Aydıntaş’ı bu sözler görevinden etti.
Babahan ikili oynadı.
Aslı Aydıntaşbaş, basın dünyasında güven duygusunun pamuk ipliğine bağlı olduğunu böylece öğrenmiş oldu.
İÇ ÇEKİŞME
Sabah’ta bu kavgaları aşan bir gelişme var aslında.
Sabah’ta taşların oynaması AK Parti’nin iç çekişmesi.
Güç kartları yeniden dağıtılıyor.
Dikkat çekici bir başka unsur ise, satışına bu kadar kısa bir süre kalmış bir devlet gazetesinin marka değeri hovardaca tüketiliyor.
Demek ki, kavga gerçekten büyük.
Hüsnü Özyeğin ismi giderek öne çıkıyor.
Fatih Altaylı, Özyeğin’in Doğan Grubu’na yakın olduğunu iddia etmişti.
Yabana atılır bir bilgi değil ama bu iddianın doğruluğunu zaman gösterecek.
Şu bilginin altını çizmek faydalı olur.
Özyeğin asla AK Parti’nin birinci tercihi olmaz.
Sabah’ı AK Parti’nin gazetesi yapmayacağını bilenler bilir.
Kısa bir zaman sonra AK Parti’ye yakın gazete ve gazetecilerin bazı Sabah taliplilerini hedef yapacağına dair bilgiler geliyor.
Tetikçiler bilgi depolamaya başladı bile.
Kavga büyük.
İKİ İLGİNÇ GAZETECİ
Ankara’da iki gazetecinin ciddi ciddi Sabah Genel Yayın yönetmenliği için söz aldığı söyleniyor.
Her iki gazeteci şimdiden kadro bile kuruyor.
Birisi, sorunlu bir şekilde bir gazeteden ayrıldı, diğeri ismi önemli bir gazetenin yöneticisi.
Sahibi belli olmayan bir gazeteye yayın yönetmenliği için iki adam hazıranıyor.
Ve bu iki gazeteciyi yeni koltukları için inandırıcı bir yerden “Tamam” telefonu geliyor.
Dün bir gazeteci arkadaşım aradı:
- Bana teklif var
- Nereden?
- Sabah’tan.
- Kaygan bir zemin ama.
- Satış sonrası için geçerli bir teklif bu.
- İyi de sahibi belli değil ki?
- Önemli değilmiş!
- Kim etti teklifi peki?
- …….
- Allah Allah hangi yetkiyle?
- Grup Başkanı olacakmış!
- ?
- Ne diyorsun?
- Bekle bakalım…
Bir başkası ise Abdullah Gül cephesine yakınlaşmaya çalışıyor.
1 kez telefonla, 1 kez de yüzyüze görüşmüş!