Bazen gazeteci dostlarımız bana sitem ediyorlar “Yahu Bu Sabah’ı ne çok yazıyorsun?”
Ne diyeceğimi şaşırıyorum...
Böyle bir soruyu sormalarının insani unsurlarını anlıyorum tabii..
Sabah’taki arkadaşlarının eleştirilmesinden rahatsız oluyorlar…
Bende Sabah’ı yazmaktan usandım ama her tarafı haber kaynayan bir yere kayıtsız kalamıyorum…
Son gelişmeyi sizlere arzedeyim, siz olsanız kaleme almayıp ne yaparsınız?
Malum, Sabah’ın Ankara Temsilciliği için kıyasıya bir yarış var…
İsimleri ezberlediğiniz için tekrar tekrar yazmıyorum…
Konuya balıklama girmek istiyorum, daha fazla dayanamıyacağım…
Sabah’ın temsilci adaylarından bir tanesi, TMSF Başkanı Ahmet Ertük’le görüşür…
Selam muhabbetinden sonra damarın damarı bir giriş yapar;
- Başkanım ben, İmam Hatip Mezunuyum!..
- Allah Allah!
- Evet
- Bilmiyordum hakkaten!
- Ya söylenmiyor abi ya!
- Anlıyorum…
- Türkiye’nin şartları belli saklamak zorundaydım!
Konuşmanın özü böyle. Ufak tefek nüans hataları olabilir ama meali böyle…
Buyur buradan yak! Neresinden başlayalım, ne diyelim? Takiyenin bile suyunu çıkardılar…
Takiyenin takiyesi bu…
Şurdan başlayalım;
Yahu arkadaş, madem İmam Hatip Mezunu olmayı bir artı değer olarak görüyorsun; Neden bir gün bile köşende manevi hassasiyetlerle ilgili bir önerini, kaygını mübarek kaleminle dile getirmedin?
Hadi diyelim ortama göre davranıyorsun; Özel, tüzel, kamu dahil hiçbir ortamda İmam Hatip Mezunu bir özelliğinin kırıntısını hiç kimseyle paylaşmadın?
Makam için “Ya Allah!”
Sıra hakikate gelince; Yallah!
Çok ilginç bir şekilde bu yazarın temsilcilik kararı imzalandı…
Daha da ilginci, bu atamayı Başbakan’a çok yakın bir isim durdurdu…
Küçük gözleri iyice küçüldü, saçındaki sayılı teller şöyle bir dikildi!...
Allah işte…
Sopası, bazen kulları oluyor!