Talat Atilla Öcalan test edildi! Değişim var! Tüm arşivi yaktılar! 'Tekbirlerle gömün beni!' |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN Çakralar ve Uyanış |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva EGO İŞÇİLERİ |
Cengiz Altınsoy Benim güzel memleketim... |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
Olur diyenler de, zinhar olmaz diyenler de mevcut.
Ben ikinci görüşe daha yakınım.
Politika ile buluşan sanatın içinin boşaldığını düşünüyorum.
Sanatın politikaya hizmet etmesi, evrenselliğini gölgelediği gibi, sıkıştığı dar alanda yerel bir değer olmaktan dahi uzaklaştırmıyor mu?
“Çırpınırdı Karadeniz bakıp Türk’ün bayrağına” derken, sözlerin ve melodinin gücünü, tek bir eksene hapsetmeye kimin hakkı var?
Ya da;
“Eşkıya Dünya’ya hükümdar olmaz” derken, illa solcu mu olmak gerekiyor?
Politikleşen sanat, bizi o sanat dalından koparmıyor mu?
Sanat dilinin evrensel olduğunu iddia eden sanatçıların, dili her konjonktürde değişen politik duruştan bu kadar etkilenmesini akılla izah edebilir miyiz?
Hadi diyelim ki, sanatın akılı da aşan bir gönül dili var.
Keskinleştiren, uçlaştıran, saflaştıran bir sanat anlayışı, gerçekten sanat mıdır?
İşte Kadir İnanır…
Sinema tarihine şu ya da bu şekilde ismini yazdırmış bir aktör, geniş kesimlerin sevdiği bir sanatçı iken, siyaset dilinden dolayı kendini bitirmedi mi?
Ya Tarık Akan?
Her uç siyasetin köşe başında görünen Tarık Akan’ı, milletin gönlünden koparan, İnanır’da olduğu gibi ötekileştiren siyaset dili değil mi?
Hangi lobi bu değerli sanatçılarımızı kumpasa alıyor?
Türkiye’yi Bebek, Nişantaşı’ndan ibaret sayan zihin zehirini, Türkiye’nin aydınlarına kimler içiriyor?
Yoksa, bir daha eski günlerine dönemeyeceğini anlayan aktörler, gündemde kalmak için mi bu baldıran zehirini gönüllü mü içiyorlar?
Sırtından zengin olduğu bir milleti, acaba hangi ucube üst akıl, bu sanatçılarımıza küçük gösteriyor?
Politika ve sanat birbirinden beslenemez.
Kuvvetler ayrılığı diye bir kavram yok mu lügatimizde?
Her şey bir tarafa;
Değer mi?
Talat Atilla/Güneş
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 29494 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|