Öyle değil mi?
Sokak kavgalarını aratmayacak salvolarla birbirlerine yüklenen iki lider hatırlattı.
Biri ülkenin en tepesinde ( seversiniz, sevmezsiniz) siyasi başarısı tartışmasız.
Kesintisiz neredeyse çeyrek asırdır iktidarda olan bir lider.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Diğeri yılların siyasetçisi.
Son olarak kurucusu olduğu partide verdiği 'bana bunları bunları... yapanlar kahrolsun" mücadelesi ile öne çıkan bir kadın lider.
İyi Partinin eski lideri Meral Akşener.
Çok gürültü yaptılar!
Akşener'in kürsüde, meydanlarda Erdoğan'ı hedef alan sözleri, intikam yeminleri.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın had bildiren yanıtları.
Şimdilerde bu ikili arasında barış rüzgarları esiyor.
Kavgaların yerini, dostane görüşmelerden yansıyan, güler yüzlü fotoğraf kareleri aldı.
Böylece hepimiz bir kez daha hatırladık:
" Siyasette ebedi dostluklar, ezeli düşmanlıklar yoktur." Siyasette vefa da yoktur!
"Peki bu iki lider bize bu sözleri hatırlatacak duruma nasıl geldi?"
"Ya da söylediklerinin arkasında durmayan kim oldu?"
Soru bu.
Konu ile ilgili varsayımlar günlerdir gazetelerde yazılıyor, televizyonlarda tartışılıyor.
Varılan noktada:
"Meral hanım süreci yönetemedi,
kadın duygusallığı, sarı saçlarından sen sorumlusun vb..."
Bu tarafta tevatür çok.
Meral Akşener'i yeniden yaratma hayali de buna dahil.
Ama gerçek şu ki;
Meral Akşener, hikayesinde yarım kalan bir şey yok. Bu hikayenin aslı bu kadardı.
Diğer yandaki profilde ise kazanan bir lider anlatılıyor:
" Bakın bütün karşı çıkanlar sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a dönüyor, yeni oyunlar kuruluyor, Erdoğan, aslında rakipsiz muktedir olmanın keyfini çıkarıyor vb..."
Ne kadar kolaymış bu meseleyi halletmek.
Normalleşme meselelerini diyorum.
Zaman ve psikolojiyi ayarlamakla alakalı...
Ama ülke insanının derdi başka.
Sorunlar dağ gibi, üstüne üstüne geliyor.
Hayatı sürdürmenin imkansızlığı...
İnsanlık onurunu yerle bir ediyor!!!